"Avrupa 2021 İslamofobi Raporu" çevrim içi panelde tartışıldı

TAKİP ET

Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı: "İslamofobinin Avusturya, Danimarka ve Fransa gibi liberal demokrasiler tarafından normalleştiğini ve kurumsallaştığını görüyoruz" "Avrupa ülkelerini, 15 Mart'ı 'Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü' ilan eden BM'nin oy birliğiyle kabul edilen en son kararına hayat ve enerji getirmeye çağırıyoruz"

Avrupa'da 27 ülkede yaşanan İslam karşıtı ırkçı eylemlerin derlendiği Avrupa 2021 İslamofobi Raporu, Avrupa Din ve İnanç Ağı (ENORB) tarafından düzenlenen çevrim içi panelde ele alındı.

Söz konusu raporun editörlüğünü yapan Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, İslamofobi kampanyasının arkasında bir itici güç olduğunu ve bu itici güçten asıl sorumluların siyaset ya da siyasetçiler olduğunu belirtti.

Avrupa'da aşırı sağ giderek daha yaygın hale geliyor ve ana akım partilerin anlatısını dikte ediyor, ana akım partilerin anlatısını ve büyük ikame teorisini ve etrafındaki kaygıyı şekillendiriyor. diyen Bayraklı, Avrupa'dan ülkelerin uyguladığı bazı İslam karşıtı eylemleri paylaştı.

Bayraklı, internetin de İslamofobinin yayılmasında büyük rol oynadığına dikkati çekerek, nefret söyleminin özellikle Kovid-19 salgınıyla çevrim içi alana taşındığını ve son iki yıl içinde nefret söyleminde artış gözlemlediklerini ifade etti.

Avrupa'daki Müslümanların iş başvurusu yaparken maruz kaldığı ayrımcılığa da değinen Bayraklı, adalet ve eğitim alanlarının da Müslümanların ayrımcılığa uğradığı diğer alanlar olduğunu vurguladı.

Politika önerilerinden bahseden Bayraklı, şunları kaydetti:

İslamofobinin Avusturya, Danimarka ve Fransa gibi liberal demokrasiler tarafından normalleştiğini ve kurumsallaştığını görüyoruz. Endişe verici bir gelişme var. (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron hükümeti, Müslüman derneklerine ve camilere yönelik baskılarını sürdürürken Avusturya hükümeti tarafından alınan önlemlerin ve uygulanan yasaların çoğu Avusturya'daki adalet sistemi tarafından büyük ölçüde yenilgiye uğratıldı. Avrupa ülkelerini, 15 Mart'ı 'Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü' ilan eden BM'nin oy birliğiyle kabul edilen en son kararına hayat ve enerji getirmeye çağırıyoruz.

- Kurumsallaşmış İslamofobinin çok sayıda savunucusu olduğunu görüyoruz

ABD'deki Williams College'da misafir Uluslararası Çalışmalar Profesörü Farid Hafez da Avrupa'daki İslamofobi geçmişine ve Avrupa İslamofobi Raporu'nun ortaya çıkma hikayesine değindi.

Bir önceki raporda Müslüman sivil toplumu temelden yok etmeye yönelik bazı politikaların nasıl uygulandığını vurguladıklarını kaydeden Hafez, Bu yıl kapak fotoğrafına (Eski Avusturya Başbakanı) Sebastian Kurz'un fotoğrafını koyduk çünkü yine güç merkezlerinden gelen kurumsallaşmış İslamofobinin, pek çok Müslüman insanın kaderini ve hayatını şekillendirmede çok önemli olduğunu görüyoruz. değerlendirmesinde bulundu.

Hafez, İslamofobi konusunda pek çok gelişmenin yaşandığını belirterek, Christchurch saldırısının düzenlendiği 15 Mart'ı Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü ilan etme kararının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından oy birliğiyle kabul edilmesinin büyük bir başarı olduğunu söyledi.

Özellikle Avrupa'da Fransa'nın İslamofobiyi kurumsallaştırmada ön plana olduğuna dikkati çeken Hafez, Batı Avrupa ülkelerinde de artan İslamofobi eğiliminin, genel olarak Avrupa'da büyüyen otoriter politikaların bir parçası olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.

Hafez, eski Avusturya Başbakanı Kurz'un fotoğrafını kapak olarak neden seçtiklerine ilişkin ise Analizimize göre, kurumsallaşmış İslamofobinin çok sayıda savunucusu olduğunu görüyoruz. Bu gündemleri zorlayan ve Avrupa düzeyinde kendi hegemonyası altına almaya çalışan çok sayıda ülke var. Diğer Avrupa ülkelerini 'Müslümanlara nasıl davranılacağının doğru yolunun bu olduğuna' ikna etmeye çalışıyorlar. Bunlardan biri de Avusturya'dır. değerlendirmesini yaptı.

- Danimarka'da vatandaşlık yasası

Danimarka'daki Müslüman Hakları Merkezinde (CEDA) sosyolog ve araştırma direktörü Amani Hassani de göçmenlerin, Danimarka vatandaşlığı kazanmak için verdiği yoğun mücadeleye ve bunların çoğunun Müslüman olmasına dikkati çekti.

Hassani, Danimarka'da vatandaşlık yasasının yeniden formüle edildiğini belirterek, Danimarka'da doğduğunuzda eğer ebeveynleriniz Danimarkalı değilse artık otomatik olarak Danimarka vatandaşlığı almıyorsunuz, bunun için başvurmanız gerekiyor. dedi.

Bu gelişmelerin Danimarka'daki büyük azınlığa sahip olan Müslüman nüfus için yansımalarının altını çizen Hassani, Danimarka hükümeti vatandaşlık yasalarını değiştirmeye karar vererek vatandaşlık kazanılmasını daha da zorlaştırdı. ifadesini kullandı.

Hassani, öte yandan bu ülkedeki eğitim alanında Müslümanlara karşı yapılan ayrımcılığa da değindi.

- İsveç'te İslamofobi

İsveç Müslüman Karşıtı Irkçılığa Karşı Komite Sözcüsü Anna Ardin de İsveç'te LGBT hareketinde olumlu yönde gelişmeler olurken, Müslüman topluluğun haklarının ise geriye gittiğini, durumun her geçen gün daha da kötüleştiğini dile getirdi.

Ardin, Medyanın, Müslümanları eskisinden daha da olumsuz şekilde tanımladığını ve siyasi tartışmaların özellikle Müslümanların din özgürlüğünü kısıtlama konusunda daha yoğun olduğunu görüyoruz. Bunun sonucunda camilere, kadınlara, kamusal alanda başörtüsüne daha şiddetli saldırılar gördük. değerlendirmesinde bulundu.

İsveç'te camilere ve Müslümanlara yönelik saldırıların artık kurumlar aracılığıyla yapıldığını söyleyen Ardin, bunun Müslümanların hayatını olumsuz etkilediğine işaret etti.

Ardin, İsveç'te yapılan parlamento seçimlerinde düzenlenen kampanyaların korkunç olduğunu belirterek, siyasetçilerin göçün, etnik ve dini azınlıklara fon sağlanmasının engellenmesi yönünde kampanyalar yürüttüğünü aktardı.

İsveç'te İslamcı (Islamist) teriminin çok sık kullanılmaya başlandığını, Müslüman ile eş anlamlı hale geldiğini kaydeden Ardin, bu kelimenin öte yandan suçlu, şiddet yanlısı, aşırılık yanlısı şeklinde kötü şekilde etiketlendiğini ifade etti.