Bahçeli, MHP Grup Toplantısında konuştu: (2)

TAKİP ET

"Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna politikası dengelidir, makuldür, milli hedef ve çıkarlarımızla muvafıktır. Hiç kimse gelişmelere yabancı başkentlerin merceğinden bakmaya kalkışmasın" "Tarihimize 'kirli' demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu'nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur" "Bilmiyorlar ki kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin, Rusya ve Ukrayna politikasının dengeli, makul, milli hedef ve çıkarlara muvafık olduğunu belirterek, Hiç kimse gelişmelere yabancı başkentlerin merceğinden bakmaya kalkışmasın. dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye, sağlık alanında övgüyle bahsedilen bir başarı yakalamışsa bunun ilk halkasında doğru yönetim ve isabetli altyapı yatırımları olduğu kadar; doktorlar, hemşireler, ebeler, hasta bakıcılar ve teknik kadronun da olduğunu ifade etti.

Başta doktorlar olmak üzere, sağlık çalışanlarının temel sorunlarının, haklı taleplerinin bilincinde olduklarını belirten Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açıkladığı beş müjdenin çok değerli ve sevindirici olduğunu söyledi.

Ancak Kovid-19 hastalığının şiddetlendiği dönemlerde vatandaşları korkuya sevk eden, endişeleri körükleyen, Türkiye'nin sağlık kurumlarını, sağlıktaki göz kamaştırıcı politikaları tartışmaya açan küçük bir azınlığın kara propagandalarını da unutmadıklarını dile getiren Devlet Bahçeli, Türk Tabipleri Birliğinin, bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her tertibe, her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Bunlar mesleğe başlarken ettikleri Hipokrat yeminlerini çiğneyen, hekimliğin itibarına menfur ideolojik saplantılarla zarar veren yüz karalarıdır. diye konuştu.

Şimdi de diyorlar ki, hekimlerimiz Türkiye'yi terk ediyorlarmış. ifadesini kullanan Bahçeli, Bilmiyorlar ki, kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan hekimlerimizin hiçbir yere gittiği veya gitmeyi düşündüğü yoktur. Türk Tabipleri Birliğine bakarsak, Türkiye sağlıkta çoktan iflas bayrağını çekmiştir. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa o da Türk Tabipleri Birliğinin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın.dedi.

- Türk milletinin utanç duyacağı bir tarihi yoktur

Bahçeli, 107 yıl önce, tarihin akışını, talihin seyrini değiştiren muhteşem bir vatan savunmasının Çanakkale'de vuku bulduğunu ifade etti.

Bahçeli, Bu kapsamda küresel ve bölgesel senaryolar çöpe atılmış, zulüm planları, sömürge hesapları, esaret projeleri suya düşmüştür. diye konuştu.

CHP Genel Başkanı, iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, 'tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir' diye konuşmuş. ifadelerini kullanan Bahçeli, Müstevlileri aratmayan bir zihniyetin figüranı olmuş. Tarihimize 'kirli' demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu'nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur. Türk milletinin utanç duyacağı, yüzünü kızartacağı bir tarihi yoktur. değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, şunları kaydetti:

Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır.

Kılıçdaroğlu kendisiyle, kendi tarihiyle yüzleşebilir. Bizce bir sakıncası yoktur. Hatta beklenen de budur. Ancak Türk tarihiyle yüzleşme niyeti varsa, söylemek istediği buysa, uyarıyorum ki bu tarih Kılıçdaroğlu'nun tarihi değildir, buna hiç hakkı yoktur. Yozgat'ta başka, Diyarbakır'da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz. Sabah başka, akşam başka; orada başka, burada bambaşka mesajlar veren bir siyasetçinin Türkiye'ye hayrı dokunamaz. Kılıçdaroğlu, Amerika'nın Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış. Katliam varsa özür olmalıdır. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur. Kızılderililer soykırıma uğramışlardır. Kılıçdaroğlu mertse, kendine güveniyorsa, gözü kesiyorsa, ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim. Nereye varmak istediğini açıklasın da duyalım. Kimlerin hesabına çalıştığını söylesin de gerçek yüzünü tanıyalım. Sayın Kılıçdaroğlu, söyler misin bize, Türk milleti kimden özür dileyecek? Neden özür dileyecek? Suçu nedir ki özür dilemesi gerekecek? Nedir senin meselen? Kimlerdir seni böyle seferber eden? Türkiye kimlere özür borçlu? Söyle de bilelim. Açıkla da öğrenelim. Anlaşılan Kılıçdaroğlu'nun muhasım çevrelere diyet borcu vardır. Önüne koyulan zillet faturasını taksit taksit ödemesi için tehdit edilmektedir. Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli, çarpık sözlerinden, çürük siyasi eylemlerinden dolayı pişman olduğunu belirtmelidir. Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacak ve mankurt olarak anılacaktır.

Bahçeli, Lapseki ile Gelibolu'yu birbirine bağlayan 1915 Çanakkale Köprüsü'nün de millete ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.

- Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna politikası dengelidir

Bahçeli, Rusya ile Ukrayna'yı kapsamına alan ateşkes rejiminin acilen tesisinin, kalıcı barış ve çözüm ortamının bir an önce inşası amacıyla takibi zaruri genel geçer tek yolun diplomasi ve diyalog olduğunu söyledi.

Barışın dışında ikinci bir seçenek yoktur. diyen Bahçeli, iki ülke arasındaki çatışmaları provoke etmenin, uzun bir süreye yaymanın, Karadeniz'in kuzeyinde yeni bir Suriye ortaya çıkarmanın hiç kimseye bir faydası olmayacağını vurguladı.

Bahçeli, Rusya ve Ukrayna'nın, Türkiye'nin siyasi, ticari ve ekonomik ilişki kurduğu komşu ülkeler olduğunu vurgulayarak, Birisini diğerine tercih etmeye, birisini diğerinden üstün görmeye niyetimiz yoktur. Tutumumuz ilkeseldir, tarafımız barıştır, tavrımız karşılıklı ve yapıcı diyalogların yerleşmesidir. Türkiye'yi Rusya'ya karşı yaptırımlara zorlayan, Batılı ülkelerin tetikçisi olmaya şifreli sözlerle teşvik eden çevreler samimi ve dürüst değildir. dedi.

Bazı siyasi partilerin Rusya'ya ağır yaptırım uygulanmasını istemelerinin, sık sık S-400 konusunu gündeme taşımalarının, başkalarının ajandalarına müzahir hareket ettiklerinin tevsiki ve teyidi olduğunu belirten Devlet Bahçeli, Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna politikası dengelidir, makuldür, milli hedef ve çıkarlarımızla muvafıktır. Hiç kimse ezbere konuşmasın. Hiç kimse gelişmelere yabancı başkentlerin merceğinden bakmaya kalkışmasın. diye konuştu.

- Irak'ta bir milyon Müslüman öldürülürken bunlar neredeydi?

Rusya-Ukrayna savaşının uluslararası düzenin malum olan defolarını iyice gözler önüne serdiğini ifade eden Bahçeli, uluslararası kuruluşların havlu attığını, inandırıcılıklarını kaybettiğini söyledi.

Bahçeli, beş devletten müteşekkil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dünyayı tıkadığını, insanlığın önüne takoz koyduğunu belirterek, şöyle konuştu:

Artık yeni bir reforma kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır ve bu acildir. Ayrıca uluslararası toplumun ikiyüzlülüğü Ukrayna işgali sırasında iyice açığa çıkmıştır. Ukrayna'da feryat eden masumlar ne kadar haklıysa, Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de, Filistin'de, Yemen'de, Doğu Türkistan'da, Bosna'da, Libya'da, Myanmar'da gözyaşları çığlıklarına karışan mazlumlar aynı derecede haklıdır. Dünyanın her yerinde savaşa karşı gösteriler düzenlenmiş, protestolar yapılmış, yaptırım kararları birbirini kovalamış, devletler veya küresel kuruluşlar tarafından kınama mesajları yayımlanmıştır. İyi güzel de Irak'ta bir milyon Müslüman öldürülürken bunlar neredeydi? Ne yapıyorlardı? NATO Genel Sekreteri nerelerde geziyordu?

2022 yılında 'ölmek istemiyorum' diyen Ukraynalı kız çocuğunu herkes duydu da 2014 yılında ağır bombardımanda yaralanan 3 yaşındaki Suriyeli yavrunun, 'sizi Allah'a şikayet edeceğim' yakarışını hiç kimse duymadı, duyamadı, duymak bile istemedi. Polonya ve Romanya sınırına yığılan suçsuz günahsız Ukraynalılar için küresel vicdan titrerken, milyonlarca gariban Suriye'den, Irak'tan, Afganistan'dan kaçıp sığınacak müşfik bir kucak, başlarını sokacak güvenli bir liman aralamalarına Türkiye dışında hiç kimse ilgi göstermedi. Bunlar oluyorken insanlık vicdanı neyle meşguldü? Dahası bu insafsız, bu merhametsiz, bu adaletsiz çelişkinin izahını bize kim yapabilecektir?

Cansız bedeni sahile vuran Aylan bebekten tutun da, henüz üç yaşında koltuk değneğiyle yaşamaya zorlanan, peşlerinde akbabaların dolaştığı, açlıktan kaburgaları çıkan, bakışları solgun, küçücük elleri donmuş, tencerede pişen aşı kapağında yiyen, günlerini yarı aç yarı tok geçiren çocuklara varıncaya kadar, bu dramı görmeyen gözler, hissetmeyen yürekler bize ne anlatacak? Kime ne söyleyecek? Söyleseler bile bunlara kim inanacak? Mevcut küresel düzenle ahlaki hesaplaşma yapılmadan, eşitlik temeline dayanan, insanca ve adaletle ihata edilmiş huzurlu ve güvenli bir dünyanın ihyası sadece ham hayaldir.

(Bitti)