Çin Savunma Bakanı Li, ABD'yi "seyrüsefer hegemonyasıyla" suçladı:

TAKİP ET

"Savunma Bakanı olarak her gün yabancı hava araçlarının ve gemilerin sınırlarımıza yaklaştığına dair çok sayıda istihbarat alıyorum. Bunlar masum geçiş değil, provokasyon için yapılıyor" - "Bizim seyrüsefer serbestisiyle sorunumuz yok bunun ancak seyrüsefer hegemonyası için bahane olarak kullanılmasına müsaade edemeyiz"

Çin Savunma Bakanı Li Şangfu, dün Tayvan Boğazı'dan geçen ABD muhribi ile Kanada firkateyninin Çin'e ait savaş gemisince taciz edilmesiyle ilgili karşı tarafı suçlayarak, geçişin amacının "seyrüsefer hegemonyası uygulamak" olduğunu savundu.

Bakan Li, Singapur'da düzenlenen Asya-Pasifik bölgesi güvenlik forumu Shangri-La Diyaloğu'nda yaptığı konuşmada, son günlerde egemenlik ihtilaflarına konu olan Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı'nda Çin ve ABD savaş uçakları ve gemileri arasındaki tehlikeli karşılaşmalara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Dün, Tayvan Boğazı'ndaki Çin gemisi ile ABD ve Kanada gemileri arasında yaşanan olaya ilişkin soruya yanıt veren Li, "Savunma Bakanı olarak her gün yabancı hava araçlarının ve gemilerin sınırlarımıza yaklaştığına dair çok sayıda istihbarat alıyorum. Bunlar masum geçiş değil, provokasyon için yapılıyor." dedi.

Li, Çin'in Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne ve Güney Çin Denizi'nde Tarafların Davranış Deklarasyonu'na uygun hareket ettiğini vurgulayarak, "Neden bu hadiselerin hepsi Çin'e yakın bölgelerde oluyor? Neden diğer ülkelerin yakınında olmuyor? Çünkü Çin savaş uçakları ve gemileri, diğer ülkelerde seyrüsefer hegemonyası eylemlerinde bulunmuyor." ifadelerini kullandı.

Gelecekte bu türden olayların yaşanmasını önlemek için orduların diğer ülkelerin yakınında keşif yapmaktan kaçınması gerektiğini belirten Li, "Bizim seyrüsefer serbestisiyle sorunumuz yok ancak seyrüsefer hegemonyası için bahane olarak kullanılmasına müsaade edemeyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Li, her yıl Güney Çin Denizi’nden on binlerce gemi geçtiğini, bunların dünyanın tüm bölgelerine toplam 3,5 trilyon dolar değerinde mal taşıdığını hatırlatarak, "Bu gemilerden hiçbirinin bölgeden geçişte zorluk yaşadığına ya da güvenlik riskiyle karşılaştığına dair bir şey duymuyoruz. Bölge dışı bazı ülkeler, kendi seyrüsefer hegemonyaları adına bölgede suları bulandırmaya çalışıyor. Bu eylemlere karşı teyakkuzdayız." diye konuştu.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO) Donanmasına bağlı bir savaş gemisinin, ABD'nin Chung-Hoon muhribi ile Kanada'nın Montreal firkateyninin, dün Tayvan Boğazı'ndan geçişi sırasında Amerikan gemisinin pruvasından yaklaşarak güzergahına girerek yolu kesiştiği bildirilmişti.

Çin, egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan'ı topraklarının parçası kabul ettiğinden uluslararası statüdeki Tayvan Boğazı'nı kendi karasularının parçası görüyor.

- "Bölgede barışı kim bozuyor?"

Çinli Bakan, "Çin'in Yeni Güvenlik Girişimleri" başlıklı konuşmasında, adını anmadan ABD'yi hedef alarak, bölgede cepheleşme yaratarak çatışma ve istikrarsızlık yaratmaya çalışmakla suçladı.

Bölgedeki istikrarsızlığın kökeninde "bir ülkenin" hegemonya yaratma girişimlerinin olduğunu savunan Li, "Hegemonyanın olduğu yerde kargaşa ve istikrarsızlık olacaktır. Biz uluslar arasında karşılıklı saygıya ve eşit muameleye dayalı düzene inanıyoruz. Bir ülkenin iradesini diğerlerine dayatmasına, bir ülkenin çıkarlarını diğerlerinden üstün tutmasına ve bir ülkenin güvenliğini diğerlerininki pahasına sağlanmasına karşıyız." diye konuştu.

Li, "bir ülkenin", başka ülkelerin iç işlerine karıştığını, tek taraflı yaptırımlarla güce dayalı irade dayattığını, renkli devrimlerle ve vekalet savaşlarıyla başka ülkelerde kargaşa ve istikrarsızlık yaratarak arkasında bozguna uğramış ülkeler bıraktığını söyleyerek, "Bunların Asya-Pasifik’te tekrarlanmasına izin vermemeliyiz." yorumunu yaptı.

Karşılıklı saygının, ülkelerin stratejik özerkliğine ve kalkınma hakkına saygı gösterilmesi gerektirdiğinin altını çizen Li, hegemonyanın ise tersine ülkeleri stratejik özerklikten ve kalkınma hakkından yoksun bıraktığını belirtti.

Li, Çin'in Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinin (ASEAN) bölgedeki merkeziliğini tanıdığını, karşılıklı saygı temelinde işbirliğine dayalı kolektif güvenliği desteklediğini vurguladı.

- "Kurallara dayalı düzen"

"Bir ülkenin", uluslararası hukuka ve kurallara seçici bir mantıkla yaklaştığı, istisnacılığa ve çifte standarda başvurarak kendi kurallarını düzen olarak dayattığı görüşünü dile getiren Li, "Bu sözde 'kurallara dayalı düzenin' kuralları ne, bunları kim yaptı belli değil. Az sayıda ülkenin çıkarlarını güden kurallar bunlar." ifadelerini kullandı.

Li, "bir ülkenin", bölgede askeri üslerini genişleterek askeri varlığını artırdığını, nükleer silah sahibi olmayan ülkelere nükleer silah teknolojisi transferiyle bölgede silahlanma yarışını kışkırttığını belirterek, "Tüm bunlar düşmanlık ve cepheleşme yaratmak, ateşe körükle gidip belalı sularda balık avlamak için..." diye konuştu.

Asya-Pasifik ülkelerinin ortak talebinin adil ve eşit bir kalkınma düzeni olduğunu vurgulayan Li, "Bölge ülkeleri, aralarındaki farklılıkları ve anlaşmazlıkları çözebilecek bilgeliğe sahiptir. Günün sonunda ancak diyaloğu ve iletişimi sağlamak, işbirliğini ve dayanışmayı geliştirmek bölgede barışı ve istikrarı güvenceye alacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

- "Bloklar arası cepheleşme"

Dünyada soğuk savaş mantığının yeniden yükselişe geçtiği ve bunun Asya-Pasifik’te bloklar arası cepheleşme ve çatışma riski yarattığını ifade eden Li, yine ABD'ye işaret ederek "Bir büyük güç, kendi 'Hint-Pasifik stratejisini' teşvik ediyor. İdeolojik temelde, hayali düşmanlara karşı oluşturulan dışlayıcı askeri ittifak, kolaylıkla kendi kendini doğrulayan kehanete dönüşebilir." uyarısında bulundu.

Li, "Asya-Pasifik’te NATO benzeri ittifaklar oluşturmak, ülkeleri rehin alarak cepheleşme ve çatışma yaratma çabasıdır. Böyle girişimler, bölgeyi kargaşa ve çatışma girdabına sürükleyecektir. Tarih göstermiştir ki blok siyaseti, bölünme ve cepheleşme asla güvenlik sağlamaz." dedi.

Çin'in son 10 yılda küresel ekonomi büyümeye yılda ortalama yüzde 38,6 katkı sağladığını, 140’tan fazla ülke ve bölgenin en büyük ticaret ortağı konumuna geldiğini, Çin ile ASEAN arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 923 milyar dolara ulaştığını belirten Li, "Asya-Pasifik bölgesinin ihtiyacı olan şeyin kendi kendine hizmet eden dışlayıcı klikler değil, açıklık ve işbirliğidir." diye konuştu.

Li, Çin'in daha eşit ve adil bir küresel düzen için BM çerçevesine bağlı kalarak, mevcut kuralları tamamlayıcı ve iyileştirici nitelikte yeni kuralların inşası için tüm ülkelerin diyalog ve istişare için çalışacağını vurgulayarak, "Çin, barışçı kalkınma yoluna bağlı kalacaktır ancak meşru haklarını ve çıkarlarını koruma konusunda tereddüt göstermeyecektir." dedi.

Çin ulusunun 5 bin yıllık tarihinde daima barışa ve uyuma değer verdiğini belirten Li, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana hiçbir çatışmayı başlatan olmadığını, kimsenin tek santim toprağını işgal etmediğini, hiçbir vekalet savaşı yürütmediğini dile getirdi.

Li, eski bir Çin halk şarkısında, “Dostlar ziyarete geldiğinde şarapla karşılarız, çakallar geldiğinde çifteyle” dizesinin, Çin'in tutumunu iyi bir özeti olduğunu ifade etti.

- Tayvan sorunu

Tayvan sorunu, Çin’in temel çıkarlarının merkezinde olduğuna dikkati çeken Li, "Tayvan, Çin’in Tayvan’ıdır ve Tayvan sorununun nasıl çözüleceğine ancak Çin halkı karar verebilir. Dış güçlerin müdahalesi kabul edilemez." görüşünü dile getirdi.

Li, Tayvan Boğazı’nda istikrarı bozanın Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik girişimlerde bulunan Ada hükümeti olduğunu ileri sürdü.

ABD'yi, Tayvan’a silah satarak, askeri eğitim sağlayarak ve ilişkilerinin seviyesini yükselterek bağımsızlık yanlısı ayrılıkçılara destek verdiğini, Tayvan sorununu, Çin’i çevrelemek ve iç işlerine karışmak için kullandığını savunan Li, şunları kaydetti:

"Tayvan’ın ayrılıkçı girişimleri ne kadar artarsa bizim de kararlı karşı tedbirlerimiz o kadar artacaktır. Çin’in yeniden birleşmesi geri çevrilemez bir süreçtir. Barışçı birleşme için elimizden geleni yapacağız fakat Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik herhangi bir girişimde güç kullanma seçeneğini asla dışlamayacağız. Egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü, her tür dış müdahaleye karşı kararlılıkla koruyacağız."

Çin'in topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasında iç savaşın ardından ortaya çıkan ayrılık hala devam ediyor.

- Çin-ABD ilişkileri

Li, küresel barış ve istikrarın, Çin-ABD ilişkilerinin istikrarına bağlı olduğunu, uluslararası toplumun iki büyük güç arasındaki cepheleşme ve çatışmadan endişe duyduğunu, sağlam ve istikrarlı ilişki beklediğini söyledi.

​​​​​​​Çin'in ABD ile yeni türden bir büyük güç ilişkisi geliştirmek istediğini vurgulayan Li, "Büyük güçler, büyük sorumlulukla hareket etmelidir. Çatışma ve cepheleşme yerine farklılıkları çözmeye, bencil çıkarlar yerine herkesin ortak çıkarını gözetmeye çalışmalıdır. Tarih, Çin ve ABD'nin işbirliğinden kazanç sağladığını, cepheleşmeden kaybettiğini göstermiştir." ifadelerini kullandı.

Li, ABD'ye iki ülke liderinin geçen yıl Bali'de vardığı anlayış birliği doğrultusunda, karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliği ilkeleri temelinde yeniden rayına oturma çağrısında bulundu.

- Shangri-La Diyaloğu

Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünce (IISS) düzenlenen Shangri-La Diyaloğu, 2-4 Haziran'da Singapur'da yapılıyor.

Bu yıl 20'nci kez düzenlenen foruma, Asya-Pasifik, Avrupa, Kuzey Amerika ve Orta Doğu'dan 40'ı aşkın ülkeden hükümet yetkilileri, savunma bakanları, askeri yetkililer ve güvenlik uzmanları katılıyor.

ABD Çin Hegemonya seyrüsefer serbestisi