Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınına katıldı: (2)

TAKİP ET

"(TCG Anadolu gemisi) İki misli büyüğünü yapacağız, böylece denizlerdeki gücümüzü çok daha artıracağız" - "Gelin el birliğiyle şehirlerimizi, köylerimizi yeni planlamalarla yeni projelendirmelerle daha güvenilir hale getirelim" - "Vatandaşlarımdan ben bir kez daha rica ediyorum. Kentsel dönüşüm konusunda ne olur bize yardımcı olun" - "Mesele, siyasetin yalan üzerine değil, doğrular üzerine bina edilmiş olmasıdır. Eğer doğrular üzerine siyaseti bina ederseniz, o güveni halkınıza verirseniz, bu halk sizinle ölüme gider"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TCG Anadolu gemisinin hizmete girmesine ilişkin, "İki misli büyüğünü yapacağız, böylece denizlerdeki gücümüzü çok daha artıracağız." dedi.

Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde milletin takdire şayan bir dayanışma seferberliği gösterdiğini belirten Erdoğan, asrın felaketine karşı asrın dayanışmasının sergilendiğini vurguladı.

Erdoğan, "Aynı seferberliği ve dayanışmayı depreme ve diğer afetlere hazırlık için de sergilememiz gerekiyor. Vatandaşlarımdan ben bir kez daha rica ediyorum. Kentsel dönüşüm konusunda ne olur bize yardımcı olun. Muhalefetin kentsel dönüşümle alakalı, bunu rantsal dönüşüm olarak ifade etmesi hele hele bay bay Kemal'in kalkıp da bunu, 'Boğazı izlemek, seyretmek, görmek için bu kentsel dönüşüm yapılıyor.' ifadeleri acemiliğin ta kendisidir." diye konuştu.

- "İnsanımızın can ve mal güvenliğinden başka bir şey düşünemeyiz"

Çamlıca Camisi'nin hemen altında kentsel dönüşüm yaptıklarını anlatan Erdoğan, o kentsel dönüşüme ilk zamanlar karşı çıkanların, şimdi yolunu kesip, "Ne olur aynı uygulamayı bize de yapın." dediklerini aktardı.

Erdoğan, kentsel dönüşümü yapılan yerlerdeki binaların bulunduğu alanda fiyatlarının da arttığını söyledi. Söz konusu konutlara vatandaşların yerleşmeye başladığını da ifade eden Erdoğan, "Vatandaşın o memnuniyeti beni de çok memnun ediyor. Zira insanımızın can ve mal güvenliğinden başka bir şey düşünemeyiz. Orada benim vatandaşım can güvenliği içerisinde yaşaması, o memnuniyeti, Allah sizden razı olsun demesi bizi çok mutlu ediyor." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelin el birliğiyle şehirlerimizi, köylerimizi yeni planlamalarla yeni projelendirmelerle daha güvenilir hale getirelim." çağrısında bulundu.

Üsküdar Belediyesinin dün akşam Harem'de 50 bin kişilik bir iftar verdiğini, orada vatandaşlarla birlikte olduklarını, iftardan sonra da Nevmekan'da üniversiteli gençlerle buluştuklarını, dertleştiklerini anlatan Erdoğan, gençlerin bu tür mekanları görmesi ve mutlu olduklarını hissetmenin bir Cumhurbaşkanı olarak kendisini de sevindirdiğini dile getirdi.

Erdoğan, artık bu milletin tek bir ferdinin bile yıkıntılar altında can vermemesini istediklerini söyledi.

Üsküdar'daki iftar programında deprem bölgesinden gelen ve Kredi Yurtlar Kurumu'nun Üsküdar'daki binalarında kalan vatandaşların da bulunduğunu anlatan Erdoğan, depremzedelerin, "Biz şimdi enkazların altından kalktık, bizi buraya getirdiniz, burada da şimdi herhangi bir sıkıntımız yok. Ama biz bir an önce dönelim." dediklerini aktardı. Erdoğan, "Dönmeyeceksiniz. Biz oradaki binaları bitirelim, o zamana kadar siz burada huzur içinde çocuklarınızla beraber kalın. Yeme, içme, giyim herhangi bir sıkıntınız yok. Ama bittiği zaman sizleri tekrar geldiğiniz yere uğurlayalım." dediğini aktardı.

- "40 yıllık siyasi hayatım her zaman bu yoğunlukta geçmiştir"

Seçim kampanyası sürecinde program ve atılacak adımlara ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim için siyasette bugüne kadar hiç durmak, duraksamak olmadı. 40 yıllık siyasi hayatım her zaman bu yoğunlukta geçmiştir. Eşim, çocuklarım hep bu yoğunluğu benimle yaşamışlardır. Bazı programlarda da hep açıklamışımdır. Bir gece geç saatte eve geldim, baktım ki odamın kapısına ufak pusula yapıştırılmış. 'Babacığım bir geceni de bize ayır.' Kızımın notu. Çünkü o beni göremiyor. Sabah erkenden okula gidecek. Ben de 01.00-01.30'da gelmişim. Tabii duygulandım. Sabah onu yolcu ederken de tabii dertleniyorsunuz, gözleriniz yaşlı hale geliyor. Bütün bu duygular içerisinde bir siyasi hayat. Ama onlar da hiçbir zaman bunun dışında, hayatları boyunca; üniversiteyi bitirdiler, şu oldu bu oldu filan, yurt dışında okudular ama hiçbir zaman bunu hissettirmediler. Anneleri de hissettirmedi. Böyle bir hayat yaşadık. Şimdi burada da aynı hayatı yaşıyoruz."

Eşi Emine Erdoğan'ın da deprem bölgelerine kendisiyle ya da beraberindekilerle gittiğini anlatan Erdoğan, "Şimdi ben bayramın ikinci, üçüncü gününe deprem bölgesine programlar yaptım. Konut teslimine gideceğim. Şu ana kadar zaten depremzedelerimizle iftar sofralarında hep bir araya geldik. Yeni konutların bazı yerlerde temellerini attık. Ama şimdi bayramda da teslim törenine gideceğiz. Köy evlerinin teslimine gideceğiz. Yanılmıyorsam 17 köy evi var. Projeler çok güzel, şimdi o projelerin teslim töreninde bulunmamak, hakikaten yani hasılayı millet adına toplamamak olur. Şimdi bunu yaparken ben bir şeyi hedefliyorum. Nedir o? Acaba bazı iş adamlarımızı bunu yapmak suretiyle teşvik eder miyiz?" ifadesini kullandı.

- "O güveni halkınıza verirseniz, bu halk sizinle ölüme gider"

Köy evleri projesine dikkati çeken Erdoğan, evlerin yanında ahırların da bulunduğunu, ayrıca büyükbaş ve küçükbaş hayvanın da verileceğini belirtti.

Erdoğan, "Oraya yerleşecek olan benim vatandaşım, o hayvanların sütünü, peynire vesaire çevirecek. Bunu da paraya çevirmek suretiyle benim vatandaşım, 'Allah devletimden razı olsun.' diyecek. Çünkü devletin varlığı ne için? Bunun için, devlet bunun ne işin var; vatandaşı için halkı için var." dedi.

Bu evlerin benzerlerini Manavgat'ta da yaptıklarını, evler için söz verdiklerinde ise inanmayanların olduğunu dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Teslim törenine gittim. Bir vatandaş dedi ki, 'Benim eve gelecek misin?' Senin eve değil de yandaki eve gidelim, ona söz verdim dedim. Sonra yandaki eve gidince eşiyle yanıma geldi, 'Başkanım bir şey söyleyeyim mi? İnan, sen bu konutları bize bu kadar kısa zamanda yapıp teslim edeceğini söylediğinde ben sana inanmamıştım. Hakkını bana helal et.' dedi. Aynı şekilde traktörü yanan bir vatandaş da 'Benim traktörüm yandı. Ben şimdi ne yapacağım?' dedi. 'Bir hafta içinde traktörün sana gelecek.' dedim. 'Yok' dedi. Bir hafta içinde ona traktörü de teslim edince o da çok çok duygulandı. Mesele, siyasetin yalan üzerine değil, doğrular üzerine bina edilmiş olmasıdır. Eğer doğrular üzerine siyaseti bina ederseniz, o güveni halkınıza verirseniz, bu halk sizinle ölüme gider."

- "Vur, Ama Dinle" kitapçığı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü iken hazırladığı "Vur, Ama Dinle" kitapçığını gösteren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun için de neler neler var. Burada o aczinin, o çöküşünün burada kendi ağzından, kendi dilinden beyanları var. Savaş Ay'ın programında o sefaleti vardı ya, burada da işte onları kendi dilinden anlatıyor. 'Tamam, yanlışlarımız oldu, eksiklerimiz var, şu var, bu var vesaire ama biraz da bizi dinleyin.' diyor. Bu aczin bir ifadesi. Tabii herkes başına geçtiği kurumun başarısını kitaplaştırır. Bay bay Kemal ise SSK'yı nasıl batırdığını, yani başarısızlığının kitabını yazmış. Şaka değil, gerçek. Kendisinin yönetimindeki SSK hastanelerinin o dönemdeki rezil haline uydurma bahaneleri içeren 'Vur, Ama Dinle' başlıklı bu kitap hazırlıyor. Bu kitapta bay bay Kemal'in kendi ağzından başarısızlığının itirafı var. Ama öyle pişkin ki başarısızlığın sorumluluğunu kabul edemiyor. Hatta rahmetli Savaş Ay'ın programında gösterdiği rezillikler gerçek değil diye gidip rapor hazırlattırıyor. Hastane kuyruklarında inleyen vatandaşımıza sorsaydın."

Kasımpaşa'da doğup büyüdüğünü dile getiren Erdoğan, Cemil Taşçıoğlu'nun adının verildiği Okmeydanı SSK Hastanesi'nin eski halini anımsattı. Savaş Ay'ın, dönemin hastaneleriyle ilgili programından bir kesitin de izlendiği yayında Erdoğan, "Rahmetli Savaş Ay hayatta olsaydı, bugünün şehir hastanelerini, eğitim araştırma hastanelerini görseydi, o zaman o özlemini duyduğu hastaneleri yakalamış olacaktı." dedi.

Siyasette il başkanı olduğu dönemde teşkilatlarının bir tanesinde çalışan bir arkadaşının eşinin Okmeydanı SSK Hastanesi'ndeki doğum esnasında vefat ettiğini, bebeğin neredeyse rehin alınacağını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle bir sosyal devlet olur mu? Bay bay Kemal, sen bize ne anlatıyorsun? Senin devlet diye bir derdin var mı? Senin halk diye bir derdin var mı? Biz şu terbiyeyle büyüdük. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Ondan sonra kalkarsın böyle bir tane saçma broşür hazırlarsın. Bu seni kurtarmaz. İşte 14 Mayıs, bunun hesabının verileceği gün olacak."

Bu hafta Kocaeli'de yine bir şehir hastanesi açılışı yaptıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Allah'ıma hamdolsun, ebedi alemde biz de bu güzelliklerin hesabını vereceğiz. Bunları yaptık ve önümüzü çeviren bütün hasta yakınları diyorlar ki, 'Allah sizden razı olsun. Bizi böyle pırıl pırıl yerlerde tedavi ediyorsunuz.' Ben şimdi vatandaşıma sesleniyorum. İşte bir tarafta bu hastaneleri hayata geçirmiş olan Tayyip Erdoğan ve ekibi var, Cumhur İttifakı var, bir tarafta da bay bay Kemal'in o SSK'nın başında olduğu dönemlerde yapmış olduğu hastanelerin durumu var. Bir tarafta şu anda terör örgütünün parlamentodaki uzantısıyla işbirliği yapan ve dağdan, Kandil'den 'Biz bay bay Kemal'in yanındayız.' diye haberler gönderen teröristlerin savunduğu bir maalesef yedili masa var. Ama bir tarafta da hamdolsun milletinin bütün her şeyine sahip çıkmanın ahdi içerisinde olan bir Cumhur İttifakı var."

Bir taraftan Togg'u piyasaya sürdüklerini, bir taraftan da Sarayburnu'nda TCG Anadolu'yu millete tanıttıklarını belirten Erdoğan, "TCG Anadolu'yu milletimize tanıtırken bakıyorsunuz orada gemiyi gezenler hepsi bize dua ediyorlar. Ama bunlar da diyorlar ki bu maket. Togg için maket, TCG Anadolu için maket. TCG Anadolu'nun güvertesindeki İHA, SİHA, Akıncı, Kızılelma, helikopterleri görüyorlar. Bir de teşekkür edin. Yok. Ben iftihar ettim." dedi.

TCG Anadolu'da 1300'ün üzerinde personelin görev yaptığını belirten Erdoğan, geminin bu personel ile mavi denizlere açılacağını, oradan Türk'ün gücünün dünyaya haykırılacağını belirtti.

Erdoğan, "Biz şimdi bununla yetinmiyoruz. Görüşmelerim var İspanya ile bunu İspanyollarla beraber yaptık. İngilizlerle görüşmelerim var vesaire. Bütün bunlarla yaptığımız bu görüşmelerle bunun şimdi iki misli büyüklüğündekini inşallah yapacağız. Uçak gemimizi daha da büyüteceğiz ve böylece denizlerdeki gücümüzü çok daha artırmamız gerekiyor. İnşallah Barbaros'un torunları, Barbaros'a layık olduğunu gösterecek. Ama 14 Mayıs'ta ben de vatandaşımdan gerekli destekleri bekliyorum." ifadesini kullandı.

İstanbul'un Beşiktaş ilçesi Levent Mahallesi'nde inşa edilen Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'ni hatırlatan Erdoğan, "Barbaros Hayrettin Paşa'nın leventleri oradan sahile indikleri için oranın adı Levent, semtin adı oradan geliyor. Biz de caminin adını Barbaros Hayrettin Paşa Camisi koyduk. Muhteşem bir eser ortaya çıktı. Çünkü o bölgede bu büyüklükte bir cami yoktu. Dedik ki 'Barbaros Hayrettin'in torunlarına bu yakışır.' Onu da her şeyiyle bütün süslemeler, özellikle tezhip, ebru denizin dalgalarını cama işlemişler. Bütün mimarlarımıza bundan dolayı teşekkür ediyoruz." şeklinde konuştu.

(Sürecek)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TCG Anadolu