Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılı açılışında konuştu: (2)

TAKİP ET

"15 Temmuz gecesi darbecilerin ölüm kusan silahlarına meydan okuyan bu necip millet, demokrasi mücadelesini sivil anayasayla taçlandırmayı fazlasıyla hak ediyor. Biz de diyoruz ki bu özlemi daha fazla geciktirmeyelim" - "Anayasa metninin kısa veya uzun olacağı, hangi konuları içerip hangilerini alt düzenlemelere bırakacağı, milletin her bir ferdinin ortak manifestosu niteliğini nasıl taşıyacağı, bütün bunların tamamını hep birlikte konuşup, tartışıp, kararlaştırabiliriz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "15 Temmuz gecesi darbecilerin ölüm kusan silahlarına meydan okuyan bu necip millet, demokrasi mücadelesini sivil anayasayla taçlandırmayı fazlasıyla hak ediyor. Biz de diyoruz ki bu özlemi daha fazla geciktirmeyelim." dedi.

Erdoğan, TBMM'nin 28. Dönem 2. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kurulundaki konuşmasında, yeni anayasa meselesinin, 10 seneyi aşkın süredir Türkiye'nin ve Meclisin gündeminde olduğunu, yarım kalmış olsa da bu doğrultuda atılan bazı adımların bulunduğunu ifade etti.

Cumhur İttifakı olarak 2021'de yeni anayasa için kendi hazırlıklarını yaptıklarını, diğer siyasi partileri de hazırlıklarını yapmaya ve kamuoyuyla paylaşmaya davet ettiklerini belirten Erdoğan, bu samimi davetin karşılık bulmadığını vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Lafa gelince sürekli darbe anayasasından şikayet edenler, iş somut adım atmaya gelince, ne yazık ki konfor alanlarının dışına çıkmak istemediler. Buna rağmen biz ümidimizi asla kaybetmedik. Her anayasanın ayrı bir hikayesi vardır. Türkiye, 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarıyla, dönemlerinin olağanüstü şartları içinde tanıştı. Bugün ülkemizin şartlarının, ilk defa demokratik sistemin kendi tabii işleyişi içinde bir anayasayı hazırlamaya ve milletin takdirine sunmaya uygun olduğuna inanıyoruz."

Erdoğan, Türk demokrasisinin ulaştığı olgunluk seviyesinin, anayasa meselesinde 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayan kötü geleneği tamamen sona erdirmeye fazlasıyla yeterli olduğunun altını çizdi.

- "Yeni anayasa çağırımıza katılmaya davet ediyoruz"

Anayasanın başarısı, her siyasi partinin, her toplumsal kesimin, her bireyin kendini içinde bulacağı ve "Benim" diyerek sahipleneceği kapsayıcı bir metin olmasıyla orantılı olduğuna işaret eden Erdoğan, devletin ve milletin ortak geçmişini, ortak geleceğini kuşatmayan bir anayasanın ülkeye fayda getirmeyeceğini belirtti.

"Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve Cumhur İttifakı partileri olarak, grubu olsun olmasın tüm partileri, tüm milletvekillerini, tüm toplumsal kesimleri, bu konuda sözü ve teklifi olan herkesi, yapıcı bir anlayışla yeni anayasa çağırımıza katılmaya davet ediyoruz." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Darbecilerin direktifi olarak değil, gerçekten milli, yerli, sivil, vizyoner bir anayasa isteyen herkes bu çağrının muhatabıdır. Anayasa metninin kısa veya uzun olacağı, hangi konuları içerip hangilerini alt düzenlemelere bırakacağı, milletin her bir ferdinin ortak manifestosu niteliğini nasıl taşıyacağı, bütün bunların tamamını hep birlikte konuşup, tartışıp, kararlaştırabiliriz. Yeter ki meseleye, ülkenin ve milletin temel değerlerine, kırmızı çizgilerine, Türkiye Yüzyılı hedefimize uygun şekilde hüsnüniyetle ve uzlaşmaya açık şekilde yaklaşabilelim. Bunu başardığımızda diğer tüm konuların üstesinden geleceğimizden asla şüphe duymuyorum. Türkiye, milletimizin hayali olan böyle bir anayasayı hak ediyor. Türkiye, ülkenin ve toplumun gerisinde kalan değil, önünü açan, aydınlatan, ufkunu genişleten bir anayasayı hak ediyor. 15 Temmuz gecesi darbecilerin ölüm kusan silahlarına meydan okuyan bu necip millet, demokrasi mücadelesini sivil anayasayla taçlandırmayı fazlasıyla hak ediyor. Biz de diyoruz ki, bu özlemi daha fazla geciktirmeyelim. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını yeni anayasayla taçlandıralım."

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk dönemindeki tecrübelerin ışığında ortaya çıkan iyileştirme ihtiyacını da yeni anayasa çalışmaları kapsamında değerlendirebileceklerini böylece, yeni anayasayla birlikte yönetim sistemi tartışmalarını ilanihaye sona erdirme imkanının bulunacağını dile getirdi.

Türkiye'yi ve milleti, Türkiye Yüzyılı anayasasına kavuşturmak için her türlü kolaylığı gösterdiklerini, her türlü uzlaşmaya açık davrandıklarını ifade eden Erdoğan, diğer siyasi aktörlerden ve partilerden de aynı yapıcı yaklaşımı beklediklerini söyledi.

- "Milletimizin gösterdiği birlik, beraberlik ve dayanışma tüm insanlığa örnek gösterilecektir"

Toplumların, sadece ortak zaferlerle değil, ortak acılarla da yoğrularak millet ve devlet olduğunu, Türkiye'nin 6 Şubat'ta ortak acıyla güne uyandığını aktaran Erdoğan, 11 şehirdeki 14 milyon insanı etkileyen, 50 binin üzerinde can kaybına ve 850 bin bağımsız birimin kullanılamaz hale gelmesine yol açan depremin, yakın tarihin en büyük felaketlerinden biri olduğuna dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada böylesine büyük bir alanda, bu kadar çok insanı etkileyen bir afet karşısında, bu derece hızlı toparlanıp önce arama-kurtarma, ardından acil yardım ve barınma hizmeti sağlayabilen başka devlet örneği yoktur. Buna rağmen elbette kimi aksaklıklar, eksiklikler, gecikmeler olmuştur, belki hala da vardır. Ancak milletimizin bu felaket karşısında gösterdiği birlik, beraberlik ve dayanışma asırlar boyunca hayırla yad edilecek, tüm insanlığa örnek gösterilecektir. Devlet olarak imkanlarımızın tamamını bölgenin en hızlı şekilde ihyasına hasretmiş durumdayız." diye konuştu.

Depremzedelerin iaşe ve ibate hizmetlerinin sistematik bir şekilde sağlandığını bildiren Erdoğan, bölgede kurulan 186 bin konteynerde yaklaşık 600 bin vatandaşın barındığını anlattı.

Yaklaşık 327 bin hanedeki 1,3 milyon vatandaşın yararlandığı kira yardımı ve diğer yöntemlerin devreye alınmasıyla açıkta kimsenin kalmadığını belirten Erdoğan, şehirlerin yeniden inşa çalışmalarının süratle ilerlediğini ifade etti.

Erdoğan, yapımına fiilen başlanan konut sayısının 200 bini, yerinde dönüşüm için başvuranların sayısının ise 212 bini geçtiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Yakında inşası tamamlanan deprem konutlarının hak sahiplerine teslimine başlıyoruz. Bu yılki ek bütçeyle bölgeye 762 milyar lira tahsis etmiştik, 2024'te bu rakam 1 trilyon lirayı geçecek. Eylülün ilk haftası açıkladığımız Orta Vadeli Program'daki önceliklerimizin başında da deprem bölgesindeki yaraların sarılması yer alıyor. Depremin ülkemize toplam maliyetinin 105 milyar doları bulacağı hesaplanıyor. Böyle bir meblağ, gelişmiş ülkeler dahil tüm ekonomiler için çok büyük bir yüktür. Üstelik Türkiye, diğer alanlarla birlikte ekonomide de ciddi mücadeleler yürüten bir ülkedir. Ülkemize yönelik her saldırının bir tarafında ekonomik hesaplar bulunuyor. Buna bir de Kovid-19 salgınının ve kuzeyimizdeki savaşın yol açtığı krizlerin ekonomik sonuçları eklenince şartlar ülkemiz için daha da zorlaşmıştır. Biliyorsunuz, dünyanın kendi içine kapandığı küresel sağlık krizinde biz, önceliğimizi istihdama ve üretime vererek, farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Hamdolsun, bu sayede salgın krizini en az hasarla atlattık."

(Sürecek)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TBMM