Hablemitoğlu suikastının azmettiricisi olduğu iddia edilen Enver Altaylı:

TAKİP ET

"Mustafa Özcan dostumdur. Süleyman Demirel bir gün aradı, 'Orta Asya'dan bir grup öğrenci gelecek onlarla irtibatını Diyanet görevlisi Mustafa Özcan sağlayacak' dedi. O zamandan beri tanışırız. Hayatımın hiçbir döneminde Fetullah Gülen ile de görüşmedim"

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin, firari Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen ile emekli albay Levent Göktaş'ın da aralarında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davada, cinayetin azmettiricisi olduğu ileri sürülen eski istihbaratçı Enver Altaylı savunma yaptı.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık eski askerler Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır, eski istihbaratçı Enver Altaylı, Aydın Köstem ve tutuksuz sanık Mehmet Narin katıldı.

Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu ve kızları da mahkeme salonunda hazır bulundu.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, savunmasına devam eden Altaylı, iddianamedeki HTS kayıtlarının güvenilir olmadığını ileri sürerek 20 yıl önceki kayıtların nerede saklandığının ve kimlerin müdahale ettiğinin bilinemeyeceğini savundu.

Altaylı, hiçbir sanıkla Hablemitoğlu'nun adının geçtiği bir görüşme yapmadığını söyledi.

Davanın firari sanıklarından Ali Serhat Ilıcak'ın yakın dostu olduğunu ifade eden Altaylı, cinayetle Ilıcak arasındaki görüşmelerinin arasında bağ kurulmasının maddi delillere dayanmadığını iddia etti.

Altaylı, "Çok sayıda görüşmem olan bir diğer kişi de Aydın Köstem. Köstem, 90'lı yıllardan bu yana arkadaşım. Sadece cinayetin olduğu tarihlerde değil, ondan önceki ve sonraki tarihlerde de çok sayıda görüşmem olmuştur. Şahsi hukukum olan Köstem ile 2002 yılında görüşmüş olmam ne gibi şüphe oluşturabilir?" ifadelerini kullandı.

Sanık Köstem ile arasındaki para transferinin cinayetle ilişkilendirilemeyeceğini savunan Altaylı, Köstem ile çeşitli yıllarda ticari işleri olduğunu ileri sürdü.

Davanın firari sanıklarından FETÖ yöneticisi Mustafa Özcan ile 2002-2003 yıllarında 43 kez telefon irtibatının, hayatın doğal akışına uygun olduğunu savunan Altaylı, "Mustafa Özcan dostumdur. Süleyman Demirel bir gün aradı, 'Orta Asya'dan bir grup öğrenci gelecek onlarla irtibatını Diyanet görevlisi Mustafa Özcan sağlayacak' dedi. O zamandan beri tanışırız. Hayatımın hiçbir döneminde Fetullah Gülen ile de görüşmedim." dedi.

Altaylı, Mustafa Özcan ile cinayet öncesi ve sonrasında defalarca görüştüğünü ancak bu görüşmelerin Hablemitoğlu ile alakalı olmadığını öne sürdü.

- "Göktaş ile görüşmem hakkında hukuki bir delil yoktur"

Altaylı, savunmasına şöyle devam etti:

"2013 yılından önce Mustafa Özcan ile sık sık görüşürdük. O dönem Türkiye'de bu şahıslar devletin itibar ettiği şahıslardı. Savcıya verdiğim ifade de bunları detaylı anlattım. Benim dünyanın en iyi istihbaratçısı olduğum söyleniyor. Böyle biri telefonda cinayet planlayacak, Mustafa Özcan ikna edememiş ki, defalarca konuşmuşlar. Böyle bir şey mümkün mü? Aramızda bir dostluk ilişkisi var. Benim, cemaatten hiçbir zaman bir talebim olmadı. Bankalarından aldığım bir tek kuruş kredi yok. Benim cemaate yakın televizyonlardan bir tanesinde yaptığım bir program yok. Onun dışındaki kanalların tamamı benimle program yaptı. Özcan ile görüşmek hayatın olağan akışına aykırı olabilir ama benim dostluk ilişkim çerçevesinde gayet normaldir. Hadi diyelim ki, Özcan ile cinayet konusunda görüştüm. Cinayet öncesi görüşmelerimizde bunu konuştuk diyelim. Peki cinayet sonrasında neden görüşmeye devam ettik? Cinayetin ardından maç programlarındaki değerlendirmeler gibi cinayeti mi değerlendirdik? Ayrıca Levent Göktaş ile görüşmem hakkında hukuki bir delil yoktur. Cinayete azmettirmem iddiasına ilişkin görgüye dayanan bir tanıklık yoktur. Aradan 20 yıl geçmiştir. Görüşsem dahi görüşmenin içeriğini hatırlamam mümkün değildir."

Duruşmaya 20 Şubat'ta Altaylı'nın çapraz sorgusuyla devam edilecek.

- İddianame

İddianameye göre, FETÖ, örgüt aleyhinde çalışmalar yapan Necip Hablemitoğlu ile ilgili dönemin sözde "Türkiye imamı" Mustafa Özcan'ı görevlendirdi.

Özcan da Hablemitoğlu'nun önünün kesilmesi için FETÖ hükümlüsü eski istihbaratçı Enver Altaylı'ya durumu anlattı.

Altaylı, Mustafa Özcan'ı, Hablemitoğlu ile görüştürmesi için dönemin sağlık bakanına ulaştı ancak her seferinde Hablemitoğlu, bu talebi geri çevirdi.

Bir zaman sonra Hablemitoğlu'nun MİT Müsteşarı olacağına dair duyumlar üzerine yeniden devreye giren örgüt, onu öldürmesi için o dönem müsteşar olmak isteyen bir diğer isim Levent Göktaş'a ulaştı.

FETÖ'nün teklifini kabul eden Göktaş, bunun için emrinde görev yapan eski askerler Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır'a suikast talimatını verdi.

Bozkır, Hablemitoğlu'nun evinin olduğu sokakta keşif yaptı, ardından yurt dışı görevi kapsamında Kazakistan'da bulunan Mumcuoğlu, iz bırakmamak için KKTC üzerinden Türkiye'ye gelerek 18 Aralık 2002'de Hablemitoğlu'nu, evinin önünde başından vurarak öldürdü.

Daha önce yargılandığı davada "FETÖ üyeliği" ve "casusluk" suçlarından 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan eski istihbaratçı Enver Altaylı, Hablemitoğlu cinayetinin azmettiricisi olduğu gerekçesiyle "ağırlaştırılmış müebbet" hapis cezasıyla yargılanıyor.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi dava Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu Eski istihbaratçı Enver Altaylı