Hablemitoğlu suikastının tetikçisi olduğu iddia edilen Mumcuoğlu savunma yaptı

TAKİP ET

Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, iz bırakmamak için görevli olduğu Kazakistan'dan KKTC'ye, oradan da Türkiye'ye gelerek cinayeti işlediği iddialarını reddetti - Sanık ile mahkeme salonunda yüzleştirilen Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu, "20 yıl öncesinden söz ediyoruz. Kendisini 5-10 dakika gördüm, çok net benzetiyorum. Ancak 'bu insandır' demek vicdani sorumluluk gerektirir" dedi

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin, firari Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen ile emekli albay Levent Göktaş'ın da aralarında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davada, suikastın tetikçisi olduğu belirtilen sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun savunması alındı.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık eski askerler Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Gökhan Nuri Bozkır ile eski istihbaratçı Enver Altaylı, Aydın Köstem ve tutuksuz sanık Mehmet Narin katıldı.

Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu ve kızları da mahkeme salonunda hazır bulundu.

Duruşmada, 18 Aralık 2002'de evinin önünde uğradığı saldırıda öldürülen Hablemitoğlu'nu, 2 el ateş ederek öldürmekle suçlanan sanık Mumcuoğlu'na savunma yapması için söz verildi.

Kendisine isnat edilen suçlamaları kabul etmeyen Mumcuoğlu, 1992'de teğmen rütbesinde Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) göreve başladığını, bu davanın sanıklarından Levent Göktaş, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır ile çeşitli dönemlerde görev yaptığını söyledi.

Kazakistan'a, Kasım 2002'de eğitim tim komutanı olarak görevli gittiğini ve o tarihten itibaren Levent Göktaş'ın emrinden çıktığını dile getiren Mumcuoğlu, "İddianamedeki, Göktaş'ın beni Kazakistan'a gönderdiği iddiası doğru değildir. Göktaş'ın beni tayin yetkisi yoktur, Kazakistan'a göndermesi mümkün değildir. 17 Kasım 2002'de 4 askerle THY'ye ait tarifeli uçakla gittik. 17 Mayıs 2003'de geri döndüm." dedi.

Mumcuoğlu, cinayetin işlendiği tarihte Kazakistan'da 3-23 Aralık tarihleri arasında koruma tatbikatı kursu verdiğini, bu durumun kursiyerlerle çektirdiği fotoğraflar ve dağıttığı diplomaların tarihlerine bakıldığında anlaşılacağını savundu.

Eşiyle cinayetin işlendiği dönem telefonundan mesajlaşmadığı için Kazakistan'da olmadığının iddia edildiğini aktaran Mumcuoğlu, o dönem "messenger" isimli sosyal medya platformu üzerinden eşiyle haberleştiklerini öne sürdü.

Mumcuoğlu, "yurt dışı görevinde bulunduğu Kazakistan'dan, iz bırakmamak için KKTC üzerinden Türkiye'ye gelerek 18 Aralık 2002'de Hablemitoğlu'nu evinin önünde başından vurarak öldürdüğü" iddialarını da kabul etmedi.

Kazakistan'dan pasaport kontrolünden geçmeden KKTC'ye gitmesinin mümkün olmadığını iddia eden Mumcuoğlu, kendisini şöyle savundu:

"Savcının Kıbrıs'ta olduğuma dair bir iddiası, 17 Aralık'ta başlayan 1 Şubat'a kadar devam eden eşimle olan sabit hat görüşmeleri. Ben Kıbrıs'a 2008'e kadar hiç gitmedim. O dönemde Kazakistan'dan hiç ayrılmadım. Bu telefon hatlarının uluslararası çağrı taşıma servislerine ait olduğunu Kıbrıs makamlarından teyit ettik. Yani bir ülkeden başka bir ülkeye arama yapıldığında aktarma yapılarak görüşme gerçekleşmektedir."

Kazakistan'da görevlendirildiğinde bebeğinin 40 günlük olduğunu, bebeğini bırakıp yurt dışı görevine gitmesinin hayatın olağan akışına aykırı olarak nitelendirildiğini ifade eden Mumcuoğlu, "Savcılık kriterlerine göre hayatın olağan akışına uygun olmayabilir ama ÖKK kriterlerine göre, uygundur. Nuri Gökhan Bozkır ifadesinde beni Bilkent'teki evimden aldığını söylüyor ancak ben o zaman MSB Oran lojmanlarında oturuyordum. Cinayetten 8 ay sonra Bilkent'e taşındım." dedi.

Sanık Mumcuoğlu, Kazakistan'da görevde bulunduğu tarihlere ilişkin Genelkurmay Başkanlığından istenen görev belgesinin ve o dönem yanında bulunan ve tanık olarak dinlenmesini istediği tercümanın dikkate alınmadığını iddia etti.

Sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, "Mustafa Levent Göktaş'ın emriyle ben masum bir insanı nasıl katlediyorum anlamıyorum. İddianameye göre, 'Kazakistan'tan Kıbrıs'a, oradan da Ankara'ya geliyorum. Kıbrıs'tan eşimi arıyorum, olayda kendi arabamı kullanıyorum. Benim anlamadığım, bu kadar tedbirli olduğum halde bu hatalar yapılır mı?" dedi.

- "Çok benzetiyorum gülümseyişine kadar"

Mahkeme Başkanının, "Siz daha önce maktulü tanıdınız mı? Alman vakıflarıyla ilgili istihbarı çalışmanız oldu mu? sorusu üzerine Mumcuoğlu, "Hablemitoğlu'yla hiç tanışmadım, kendisini tanımıyorum. Alman vakıflarıyla ilgili bir çalışma içinde olmadım." karşılığını verdi.

Müşteki Şengül Hablemitoğlu'nun kendisini tanıdığına ilişkin beyanının sorulması üzerine sanıkla Şengül Hablemitoğlu mahkeme salonunda yüzleştirildi.

Şengül Hablemitoğlu, "20 yıl öncesinden söz ediyoruz. Kendisini 5-10 dakika kadar gördüm. Kendisini çok net benzetiyorum. (Sanığa dönerek) Ben sizin gülüşünüzü de çok net hatırlıyorum. Ancak 'bu insandır' demek vicdani sorumluluk gerektirir. Çok benzetiyorum, gülümseyişine kadar." diye konuştu.

Mahkeme Başkanının, görüşmenin detaylarına ilişkin sorusu üzerine Şengül Hablemitoğlu, "Necip, bir askerin kendisiyle görüşeceği bilgisini verdi. Yaptığı çalışmalarla ilgili benim bulunduğum fakültedeki odamda görüşmek için odama geldiler. Benim odamda görüştüler. Görüşmeyle ilgili çok detaylara girmedik. Bazı konular hakkında bilgiye ihtiyaç duyduklarını söyledi bana." dedi.

Müşteki beyanına karşı söz alan sanık Mumcuoğlu ise "Benim resmim ve ismim 20 yıldır her yerde dolaşıyor. Medya vasıtasıyla psikolojik dizayn edilmiştir. Ben sizin gözlerinize bakarak söylüyorum, sizinle ve eşinizle görüşmedim." ifadelerini kullandı.

Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Mayıs 2016'da MİT'e geçtiğini, önemli operasyonlarda görev yaptığını, 2021 Eylül'de albay rütbesindeyken kendi isteğiyle emekli olduğunu anlattı.

-"MİT'te birçok kişiyle anlaşmazlığım oldu"

Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, sanığa, Nuri Gökhan Bozkır ve çalıştığı kurumdaki kişilerle husumeti olup olmadığını sordu. Mumcuoğlu, "Benim şanssızlığım onunla aynı yerde çalışmak, bunun dışında bir husumet yok. Bu tür şeyler açık şekilde söylenmez ama MİT'te birçok kişiyle anlaşmazlığım oldu." yanıtını verdi.

Barkın'ın, "Telefonunuzdan 25 Aralık 2002'ye kadar eşinize SMS atmıyorsunuz, SMS atmadan internet üzerinden görüşüyorsunuz. Neden şartlar değişti? Sizin eşinizi arayan numara, ayrıca sanık Fikret Emek'i de arıyor. Bu tesadüf mü?" sorusuna da Mumcuoğlu, "Teknolojik bir durum, bunun nedenini bilmiyorum açıklayamam." yanıtını verdi.

Duruşmaya ara verildi.

- İddialar

İddianameye göre FETÖ, örgüt aleyhinde çalışmalar yapan Necip Hablemitoğlu ile ilgili, dönemin sözde Türkiye imamı Mustafa Özcan'ı görevlendirdi.

Özcan da Hablemitoğlu'nun önünün kesilmesi için FETÖ hükümlüsü eski istihbaratçı Enver Altaylı'ya durumu anlattı.

Altaylı, Mustafa Özcan'ı, Hablemitoğlu ile görüştürmesi için dönemin sağlık bakanına ulaştı, ancak her seferinde Hablemitoğlu, bu talebi geri çevirdi.

Bir zaman sonra Hablemitoğlu'nun MİT müsteşarı olacağına dair duyumlar üzerine yeniden devreye giren örgüt, onu öldürmesi için o dönem müsteşar olmak isteyen bir diğer isim Levent Göktaş'a ulaştı.

FETÖ'nün teklifini kabul eden Göktaş, bunun için emrinde görev yapan eski askerler Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır'a suikast talimatını verdi.

Bozkır, Hablemitoğlu'nun evinin olduğu sokakta keşif yaptı, ardından yurt dışı görevi kapsamında Kazakistan'da bulunan Mumcuoğlu, iz bırakmamak için KKTC üzerinden Türkiye'ye gelerek 18 Aralık 2002'de Hablemitoğlu'nu evinin önünde başından vurarak öldürdü.

Mumcuoğlu hakkında "tasarlayarak öldürmek" ve "suç örgütüne üyelik" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 4 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Ahmet Tarkan Mumcuoğlu dava Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı FETÖ