Hayrullah Cengiz, İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin kurulumunda birlikte çalıştığı Fuat Sezgin'i anlattı:

TAKİP ET

"Prof. Sezgin'in en büyük amaçlarından bir tanesi Müslümanların üzerindeki Batı karşısında oluşan aşağılık kompleksini yıkmaktı" - "Onunla zaman geçirdikçe artık belli bir yerde şuna kanaat getiriyorsunuz, bu insan sanki özel olarak yaratılmış"

SALİH ŞEREF - Yaşadığı süre boyunca hayatını İslam bilim ve teknoloji tarihini araştırmaya ve tanıtmaya adayan dünyaca ünlü İslam bilim tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin, 2007 yılında 1 yıl süren özenli bir çalışmayla İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'ni kurdu.

Fuat Sezgin'in heyecanla yürüttüğü müze projesinde o yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze müdürü olarak görevlendirilen Hayrullah Cengiz de yer aldı.

Cengiz, Sezgin ile beraber müzenin kuruluş aşamalarını AA muhabirine anlattı.

- "Nihai arzusu İslam toplumlarının tekrardan dünyanın lideri olmasıydı"

Fuat Sezgin'in ömrünü Müslümanlara özgüven aşılamakla geçirdiğini belirten Cengiz, "Prof. Sezgin'in en büyük amaçlarından bir tanesi Müslümanların üzerindeki Batı karşısında oluşan aşağılık kompleksini yıkmaktı. Bununla beraber Avrupa'daki bilim adamlarının kibrini de kırmak istemiştir. Aslında nihai arzusu İslam toplumlarının tekrardan dünyanın lideri olmasıydı." dedi.

Cengiz, Sezgin'in bilim tarihindeki büyük bir boşluğu doldurduğuna işaret ederek, "Onun en büyük iddiası, 9. ve 16. yüzyıllar arasında Müslüman bilim adamları dünya bilim tarihine ismini kazımıştır. Fakat bu dönem nedense Avrupalı bilim tarihçileri tarafından pek görülmemektedir, yazılmamaktadır, işlenmemektedir." ifadelerini kullandı.

Fuat Sezgin'i 2007 yılında müzenin kurulma kararı alındıktan sonra tanıdığını söyleyen Cengiz, tanışma hikayelerini şöyle aktardı:

"O dönem İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevini yöneten Ahmet Emre Bilgili'nin daveti üzerine bir gün makamına gittim. Bana, 'Fuat Sezgin hocanın Gülhane Parkı içerisinde bir müzesi kurulacak, burada çalışmak ister misin?' diye sordu. Kabul ettim tabii ki, ilerleyen günlerde Fuat hoca İstanbul'a geldi. Müzenin kurulacağı mekana gittik, beni hocaya takdim ettiler, 'Bakanlığımız adına müze çalışmalarını bu arkadaş takip edecek' diyerek. Hoca önce beni bir süzdü, sonra birkaç soru sordu. Daha sonra 'Bak ben çok zor bir insanım, peşinen bunu söyleyeyim.' dedi. Fakat ben istekli olduğumu hocaya belli edince müzeye dair aklındaki şeyleri anlatmaya başladı ve bizim birlikte çalışma sürecimiz başlamış oldu."

Cengiz, Sezgin'in özellikle müze hazırlıklarının hızlandığı dönemde çok sık İstanbul'a geldiğini belirterek, "Hoca artık her cuma günü saat 15.00'te müzeye geliyor, pazar günü de aynı vakitlerde müzeyi terk ederek Almanya'ya dönüyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 24 hafta boyunca her hafta sonu aynı saatlerde gelip gitti." açıklamasını yaptı.

- "O yaşta iki katlı binayı baştan sona defalarca geziyorduk"

Hayrullah Cengiz, bu süreçte Fuat Sezgin'in 84 yaşında olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Sanki biz değil de o genç gibiydi. O yol yorgunluğuyla, o yaşta, iki katlı binayı baştan sona defalarca geziyordu. Bölümleri ayarlıyoruz, her bölümde hangi eserleri kullanacağımızı not alıyordum. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanından eserler gelmeye devam ediyordu. Ancak onları da açamıyor, hocanın gelmesini bekliyorduk. Hocanın gazabından korktuğumuz için açmıyorduk tabii. Ama hocayla birlikte açmanın şöyle bir ayrıcalığı oluyordu, her eser açıldığında onu hangi yazma eserde nasıl bulduğunun hikayesinden başlayıp, kiminle çizdiğini dünyanın neresindeki zanaatkarın ancak onu yapabildiğini bize anlatırdı."

O dönemde Fuat Sezgin'in Türkiye'ye geldiğini öğrenen basından ya da akademiden bilim insanlarının ısrarla görüşmek istediklerine dikkati çeken Cengiz, Sezgin'in bunlara vakit ayıramadığını ve tüm mesaisini müze için harcadığını aktardı.

- "Dinlenme denilen bir kavram lügatinde yoktu"

Cengiz, Fuat Sezgin'in çalışma disiplinini bire bir tecrübe ettiğini dile getirerek, "Hocanın yemekle ve uykuyla bile işi yoktu diyebilirim. Dinlenme denilen bir kavram lügatinde yoktu. Zaten çok az yiyor ve uyuyordu. Nadiren de olsa davet yemeklerine falan gittiğinde de her zaman bilim konuşurdu, zaten eşiyle birlikte vejetaryendi." dedi.

Müzenin tamamlanmasına yakın zamanlarda Fuat Sezgin'e çok fazla yorulmaması için daha az gelmesini teklif ettiğini söyleyen Cengiz, "Elimizde bir plan vardı, ona göre önde bile gidiyorduk. 'Her hafta Almanya'dan buraya geliyorsunuz, sizden istirhamım kendinizi çok yormayın' dediğimde şöyle döndü ve 'Hayrullah bey, yaşım 84 daha ne kadar yaşayacağım bilmiyorum. Burayı bir an önce bitirmek zorundayım.' demişti." ifadelerini kullandı.

- "Bu insan sanki özel olarak yaratılmış"

Cengiz, Fuat Sezgin'in hafızasına da hayran kaldığından bahsederek, "Onunla zaman geçirdikçe artık belli bir yerde şuna kanaat getiriyorsunuz, bu insan sanki özel olarak yaratılmış." değerlendirmesini yaptı.

Böyle bir tecrübe edinmiş olmaktan dolayı kendini çok şanslı hissettiğini vurgulayan Cengiz, Sezgin'in en büyük arzusunun müzenin çok ziyaret edilmesi olduğunu sözlerine ekledi.



Hayrullah Cengiz İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi