İsrail hükümetindeki aşırı sağcılara rağmen Amman ile Tel Aviv arasında doğrudan çatışma beklenmiyor

TAKİP ET

Ürdünlü siyasi analist Ahmed el-Bursan: - "ABD'nin ve Filistin halkının tutumu, Netanyahu hükümetinin rolünü frenleyecektir. Bu hükümetin de kendi içindeki çekişmeler nedeniyle uzun sürmeyeceğini zannediyorum" - Ürdün Mute Üniversitesi Siyasal Bilimler Öğretim Üyesi Velid el-Uveymir: - "Amman yönetimi, Ürdün'ün Filistin'le ilgili rolüne herhangi bir saldırıyı, ulusal güvenliğine saldırı kabul edeceği yönünde İsrail ve ABD hükümetlerine baskı yapabilir"

LEYS EL-CUNEYDİ - Ürdünlü uzmanlar, İsrail'de yeni kurulan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetin aşırı sağcı yapısına rağmen Amman ile Tel Aviv arasında doğrudan çatışma ihtimalini uzak görüyor.

Ürdün Haşimi Krallığı, Kudüs'teki Müslüman kutsal mekanların hamisi olarak özel role sahip. Dolayısıyla buradaki gelişmeler Ürdün'ü yakından ilgilendiriyor.

Amman yönetimi, İsrail'de aşırı sağcı hükümetin iş başına gelmesiyle ilişkilerin zorlu bir sürece gireceğini düşünüyor.

- Ürdün Kralı'ndan kırmızı çizgi uyarısı

Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın Netanyahu hükümeti göreve başlamadan hemen önce Mescid-i Aksa'ya ilişkin yaptığı uyarılar ve açıklamalar da buna işaret ediyor.

Amerikan CNN televizyonuna 29 Aralık'ta Kudüs'teki kutsal bölgelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ürdün Kralı, Mescid-i Aksa'nın "kırmızı çizgileri" olduğunu söyledi.

Kutsal bölgelerdeki statükonun değişimine dair endişelere değinen Kral Abdullah, "İnsanlar bizimle çatışmaya girmek isterse oldukça hazırlıklıyız. Eğer bu kırmızı çizgileri zorlamak istiyorlarsa ona göre davranacağız." ifadelerini kullandı.

- Ben-Gvir'in provokatif Aksa baskını

Aslında ayrımcı politikalarıyla bilinen Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir'in İsrail'de Ulusal Güvenlik Bakanlığına getirilmesi başlı başına bir endişe kaynağı olmuştu. Nitekim Ben-Gvir, provokatif eylem ve söylemlerine göreve başladıktan sonra da devam etti.

Aşırı sağcı siyasetçi, 3 Ocak’ta İsrail polisinin yoğun koruması altında Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleyerek Harem-i Şerif'e girdi. Ben-Gvir, 5 yıl sonra Mescid-i Aksa'ya giren görevdeki ilk İsrailli bakan oldu.

- Washington gerilimin tırmanmaması için devreye girebilir

Ürdünlü uzmanlar, Ben-Gvir'in provokasyonu ve Ürdün Kralı'nın "çatışmaya hazırlıklıyız" uyarısına rağmen Amman yönetiminin Filistin'in çıkarlarını korumak için elinde başka baskı unsurları olduğunu ve İsrail ile doğrudan çatışma ihtimalinin uzak olduğunu düşünüyor.

Siyasi analist Ahmed el-Bursan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ürdün ile ABD arasındaki iyi ilişkilere dikkati çekerek Washington'un bölgede gerilimin tırmanmaması için devreye girebileceğini söyledi.

İsrail'in de Ürdün'ün öneminin farkında olduğunu ve Amman yönetimiyle gerginlik yaşamayı istemeyeceğini öngören Bursan, Tel Aviv'in güvenlik için Ürdün'e ihtiyacı olduğunu savundu.

Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın CNN'deki açıklamalarına değinen Bursan, "Kral Abdullah'ın ifadeleri ciddi. İsrail'in gerginliği tırmandırmasına karşılık Ürdün'ün güçlü tepkileri olacaktır." dedi.

Buna karşılık İsrail'de iç bölünmeler yaşandığını, genellikle yetkililerin açıklamalarının politik çıkarlar gereği olduğuna dikkati çeken Bursan, "ABD'nin ve Filistin halkının tutumu, Netanyahu hükümetinin rolünü frenleyecektir. Bu hükümetin de kendi içindeki çekişmeler nedeniyle uzun sürmeyeceğini zannediyorum." diye konuştu.

İsrail-Ürdün çatışmasının düşük ihtimal olduğunu değerlendiren Bursan, gerginliğin tırmandırması halinde bunun büyük bir stratejik tehlike oluşturacağını, çünkü muhtemel herhangi bir çatışmanın yalnızca Ürdün'le sınırlı kalmayacağını, Aksa ile ilgili olduğu için tüm Müslümanları ilgilendireceğini söyledi.

Amman'ın elinde birçok baskı kozu olduğuna dikkati çeken Bursan, İsrail ile yapılan anlaşmalar ile Ürdün'ün Filistin içindeki nüfuzunun bu şekilde değerlendirilebileceğini sözlerine ekledi.

- Ürdün'ün elinde baskı unsurları bulunuyor

Ürdün Mute Üniversitesi Siyasal Bilimler Öğretim Üyesi Velid el-Uveymir, İsrail'de aşırı sağcı bir hükümetin göreve gelmesinin Ürdün'de siyasi karar mekanizması için tehdit oluşturduğunu söyledi.

Uveymir, İsrail hükümetinin aşırıcılığı ve radikalliğine rağmen Ürdün'ün kendi çıkarları ve Filistin'in çıkarlarını korumak için elinde baskı unsurları olduğunu belirtti.

Bölgede patlamaya yol açabilecek ve buradaki ABD ve Avrupa misyonlarını tehdit eden muhtemel bir üçüncü intifada çıkmasının bu unsurlardan olabileceğine işaret eden Uveymir, "Bu koz İsrail'in de iç istikrarı ve güvenliğini sarsar." ifadelerini kullandı.

Ayrıca İsrail hükümetinin dini ve siyasi radikal şahsiyetler barındırdığı için kamunun yanı sıra ABD, Batılı ülkeler ve Arap dünyası için de endişe verici söylemler ve gündemlere sahip olduğunu söyleyen Uveymir, bunun da bir baskı unsuru oluşturabileceğini dile getirdi.

Bu noktada Ürdün'ün yapabileceklerine de değinen Uveymir, "Amman yönetimi, Ürdün'ün Filistin'le ilgili rolüne herhangi bir saldırıyı, ulusal güvenliğine saldırı kabul edeceği yönünde İsrail ve ABD hükümetlerine baskı yapabilir." dedi.

- Ürdün, Arap ülkeleri ile koordinasyona gidebilir

Hüseyin bin Talal Üniversitesinden Stratejik Araştırmalar Profesörü Hasan Dace ise, "Ürdün hükümeti kamuoyunun güçlü bir şekilde hareket etmesine izin verecektir. Bu da başta başkent Amman olmak üzere Ürdün'ün tüm şehirlerinden halkı Filistin sınırına gitmeye itebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Dace, bu senaryonun "Yahudi aşırı sağının pervasızlığına son vermeleri için ABD ve Avrupa Birliği gibi etkili ülkelere bir baskı mesajı" işlevi göreceğine dikkati çekti.

Ayrıca Ürdün'ün Amman ve Tel Aviv hükümetleri arasında çekişmeden kaçınmaksızın "İsrail'e baskı uygulamak için Mısır başta olmak üzere Arap ülkeleri ile koordinasyona gidebileceğini" belirten Dace, "İsrail hükümetinin uygulamaları, bölgede yaygın bir huzursuzluğa yol açacaktır. Dolayısıyla bu durum, muhalefetin yapacağı iç baskılar nedeniyle hızla ve bir yılı geçmeyen bir süre içinde gitmesine neden olacaktır." yorumunu yaptı.





Filistin israil Ürdün