MHP Genel Başkanı Bahçeli, Liderlik ve Siyaset Okulu 19. Dönem Sertifika Töreni'nde konuştu: (2)

TAKİP ET

"Bugün Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni asılsız ve ahlaksız isnatlarla karalamaya çalışanların hemen hemen hepsinin durdukları yer alaca karanlıktır. Diyebiliriz ki, muhalefet karanlıktır, karanlıktadır" - "Anayasa Mahkemesi, milletimizin gasp ve ihanet edilen haklarını ne yapacak, nasıl savunacak, hiç olmazsa adalet ve hukuk namusuna bir nebze olsa da sahip olduğunu ne zaman gösterecektir?"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bugün Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni asılsız ve ahlaksız isnatlarla karalamaya çalışanların hemen hemen hepsinin durdukları yer alaca karanlıktır. Diyebiliriz ki, muhalefet karanlıktır, karanlıktadır." dedi.

Bahçeli, parti genel merkezinde Liderlik ve Siyaset Okulu 19. Dönem Sertifika Töreni'nde konuştu.

Despotluk, diktatörlük, tek adamlık yalanıyla mangalda kül bırakmayanların gerçek manada faşizmin fidanlığında yeşerdiklerini, kendilerinden başka her şeye yabancılaştıklarını, sevgi ve hoşgörüden mahrum olduklarının meydanda olduğunu anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Türkiye'de diktatörlük hakim olsaydı her akşam televizyonlara çıkıp ileri geri konuşanlar, Can Atalay davasıyla ilgili devlet ve yargıya meydan okuyanlar, bölücüleri ve teröristleri pervasızca destekleyenler, adliye koridorlarında 'kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' sloganı atan çapulcular, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için vızır vızır ortalıkta gezenler, sorarım sizlere nasıl olacak, nasıl tutunacak, nasıl küstahça küfür ve hakaretlerini sıralayacaklardı?

Diktatörlük olsaydı, cezaevindeki bir terörist, Türk devletine nasıl işgalci diyecek, vatanımızın bir bölümünü hangi hakla sözde kürdistan olarak tanımlama cesareti gösterecekti? Diktatörlük olsaydı, müstevlilere yaranmak için memleketin ele geçirildiğini kimler ileri sürebilecekti? Çok başlı koalisyonların Türkiye'yi hangi zor ve içinden çıkılamaz hallere soktuğu ne çabuk unutulmuştur? 21 gün süren koalisyonları sahte demokratlar nasıl izah edeceklerdir? 'Demokrasi' diyorlar, devleti yıkmak için kudurmuş gibi çırpınıyorlar. 'Özgürlük' diyorlar, Mehmetlerimizi şehit etmek için kamufle oluyorlar. 'İnsan hakları, barış' diyorlar, kundaktaki bebeklere kurşun atmak, vatanımızı ve milletimizi parçalamak amacıyla kanlı silahlarını emperyalist ülkelerin istihbarat örgütlerinden alıyorlar."

- "Muhalefet karanlıktır, karanlıktadır"

Anayasa Mahkemesinin bölücülere, teröristlere hak ihlali kararlarını cömertçe verdiğini söyleyen Bahçeli, "Anayasa Mahkemesi, milletimizin gasp ve ihanet edilen haklarını ne yapacak, nasıl savunacak, hiç olmazsa adalet ve hukuk namusuna bir nebze olsa da sahip olduğunu ne zaman gösterecektir? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor ve aldıkları kararı destekliyoruz." diye konuştu.

Arthur Conte'nin "Diktatörler Yüzyılı" isimli kitabında, 20. yüzyılın diktatörler devri olduğu anlattığını ve diktatörlüğün kaynağı olan 20 maddenin sıralandığını aktaran Bahçeli, "Bu 20 maddeye bugün bile giren pek çok ülke vardır, ancak bunlardan birisi dahi Türkiye'nin sosyal, siyasal ve toplumsal bünyesini yansıtmamaktadır. Demokrasi aydınlık, diktatörlük karanlıktır. Bugün Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni asılsız ve ahlaksız isnatlarla karalamaya çalışanların hemen hemen hepsinin durdukları yer alaca karanlıktır. Diyebiliriz ki, muhalefet karanlıktır, karanlıktadır." ifadelerini kullandı.

Muhalefetin, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nı sabote etmek için emperyalist çevrelerden "vekalet aldığını" anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu nedenle zillettedir, hüsrandadır, hezimettedir, ahlaken iflastadır. Mussolini demokrasiyi, 'Az veya çok kokuşmuş özgürlük kadavrası' olarak yaftalamış, Hitler, Salazar, Franko ve benzerleri demokrasiyi infaz etmişlerdi. Biz demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, milli egemenliğe yürekten bağlıyız. Nihayet siyasi mücadelemizi başkaları gibi savruk ve sorumsuz yapmayız, yapamayız. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' irademizi korumakla mükellefiz. 'Her şeyden önce Türkiye' demeyi inançla sürdürmenin azmindeyiz. Bir işi en iyi yapan bilir, siyaseti de insanı seven, sabır gösteren, milli ve manevi değerleri içselleştirmiş olanlar en doğru ve dengeli şekilde icra edeceklerdir."

Olgunluğun, fikri ve siyasi basiretin timsali olduğunu söyleyen Bahçeli, şunları aktardı:

"Kuşkusuz acele şeytandan, sükunet Rahman'dandır. 55 yıllık birikim, tecrübe, sabır, sebat, ihtiyat, tedbir, sağduyuyla; açık sözlülük ve kalenderlikle yurdumuzun her köşesinde insanımızın huzur ve refahı, milletimizin dirliği ve birliği için siyasetimizi şevkle yapacağız. Çok şükür, tutulmayan sözlerle silahlandırılmış uykusuz gecelerimiz yoktur. Anlaşmazlıkları çoğaltıp yaygınlaştıranlara, sonra da düşmanlığa dönüştürmek için gün sayanlara kesinlikle itibarımız yoktur. Zaif ve naif değiliz. Nefsimizle fani, ruhumuzla baki olduğumuzun idrakindeyiz."

Türk devleti ve Türk milletinin akıl, adalet, kardeşlik, iman mihverinde gücüne güç katacağını dile getiren Bahçeli, "Osmanlı ile Cumhuriyet her anlamda kenetlenecektir. Geçmişle gelecek milli vicdanda kucaklaşacaktır.
Tarihten husumet çıkarmak için her puslu havayı kullananlara Allah'ın izniyle müsaade edilmeyecek, yeni yüzyılın hedefleri bütüncül tarih zemininden elhak cihanı kavrayacaktır." dedi.

Değerlerin, davranışları yargılarken ve hayattaki amaçları seçerken, toplumsal olarak paylaşılan, amaçları ve davranışları belirlemede neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ifade eden standartlar olduğunu ifade eden Bahçeli, değerler krizinin temelinde, insanın psikolojik ihtiyaçlarının geri plana atılarak maddiyatın bütün hayatı sarması olduğunu söyledi.

- "Görevimiz Türkiye'yi, soydaşlarımızı ve din kardeşlerimizi savunmak, arkalarında durmaktır"

Siyasetlerinin özünde gönül hareketi olduğunu belirten Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye'nin müessir ve müthiş siyaseti doğrultusunda, bölgesel kuvvet dengesi tersine döndükçe zalimler yeni oyunlar kurmaktadır. Maalesef komşu coğrafyalarda gönüller yıkılmakta, mazlumlar katledilmektedir. Bölücü terör örgütü, sözde müttefik ülkelerce silahlandırılıp üzerimize salınmaktadır. Türkiye'ye sızdırılan, dinimizi istismar eden, FETÖ taktikleri kullanan namussuz casuslar enselenmiştir."

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Gazze'de soykırım suçu işlendiğini dile getirerek, "Irak ızdırap içinde, Yemen bıçak sırtında, Somali yangın yeridir. İran'ın Kirman şehrinde yaşanan bombalı terör saldırısı 100'ü aşkın masum insanın can vermesine, yüzlerce masumun da yaralanmasına neden olmuştur. Buradan dost ve kardeş ülke İran'a başsağlığı diliyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Terör devleti İsrail kontrolden çıkmış, Beyrut'ta suikast düzenlemiştir. Bizim görevimiz Türkiye'yi, soydaşlarımızı ve din kardeşlerimizi amasız, fakatsız savunmak, arkalarında durmaktır. Tevarüs ettiğimiz medeniyetimizin icap ve iradesi budur." ifadelerini kullandı.

- "Zaman Türk devri, zemin tüm dünyadır"

Eski çağ hükümdarlarının yabancı kavimlere yaptıkları zulüm ve kıyımlardan gururlanıp, bunu da eserleri ve kitabeleri ile tarihe mal ettiklerini dile getiren söyleyen Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Ancak Göktürk Anıtlarında zafer ve zulümlerle övünmek şöyle dursun, sadece Türk milletinin felaket günlerinde derya gibi akan kanlarından, dağ gibi yığılan kemiklerinden bahsedilmektedir. Göktürk hakanları daima barışı kurmak ve korumakla övünmüşler, savaşı da müdafaa zorunluluğu ile yaptıklarını belirtmişlerdir. Türkçede il kelimesi hem devlet hem de devletin ilk vazifesi olan barış manasına gelmiş ve bu nedenle barışın tesisine memur olan kimselere 'ilçi' denmişti. Türk töresinde, 'İlçiye zeval yoktur' sözü de bu vazifenin ehemmiyet ve kutsiyeti ile alakalıydı. Özellikle Osman İmparatorluğu 'Devlet-i ebed müddet'in milletler arası yüksek ve mudil bir siyasi dayanak olduğunun farkındaydı. Maziyi atiye taşıyacak feyizle, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti, yeni yüzyılda dünyaya adalet, barış, huzur, istikrar, hakkaniyet, insaniyet ve adil paylaşım alanlarında örnek olacaktır.

Türk asrı olan 16'ncı yüzyılda İstanbul'u anlatan bir Fransız elçisinin tespitleri şu şekildeydi; 'Nizam ve asayiş inanılmaz derece kuvvetli idi. Geceleyin şehirleri muhafaza için elinde bir sopa ve fenerle gezen tek bir kimsenin dolaşması kafiydi. Halbuki Paris’te aynı vazife bir kıta askerin başında bir kumandan tarafından zorlukla yapılıyordu.' Gelecek Türk milletinindir. Yeni bir Türk asrı önümüzdedir. Geleceğin süper gücü Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hiçbir bozguncu, hiçbir devlet ve millet muhalifi milli ülkülerimizin gerçekleşmesini engelleyemeyecektir. Zaman Türk devri, zemin tüm dünyadır. Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib’ten ilham alarak diyorum ki; 'Nice bulanık işi el sürünce süzeriz, nice ters düğümü bakınca çözeriz. Kaçana yetişir, uçanı tutarız. Kırığı sarar, bozuğu düzeltiriz. Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz, biz Cumhur İttifakı'yız, biz Türk milletiyiz, hep birlikte Türkiye'yiz, 31 Mart’ta da mutlaka başarılı olacağız."

(Bitti)

Anayasa Mahkemesi diktatörlük gazze MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli MHP Siyaset ve Liderlik Okulu muhalafet