Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü'nde "Türkiye Dokuma Atlası" etkinlikleri gerçekleştirildi
İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü'nde, "Türkiye Dokuma Atlası" projesi kapsamında söyleşi ve atölye...
İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü'nde, "Türkiye Dokuma Atlası" projesi kapsamında söyleşi ve atölye programları düzenlendi.
Programın açılışında konuşan proje yürütücüsü Ayşe Dizman, unutulmaya yüz tutan Anadolu dokumalarını gün yüzüne çıkarmak ve zengin kültürel birikimin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak amacıyla bu etkinlikleri düzenlediklerini söyledi.
Dizman, proje kapsamında Türkiye'nin önde gelen tasarımcı, akademisyen ve marka uzmanlarını bir araya getirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
Dokuma projesine ilişkin farklı alanlarda yaptıkları çalışmaları anlatan Dizman, "Şimdi bu farkındalığı verimli çalışmalara dönüştürmek, geleneksel dokumanın sorunlarına dikkati çekerek sürdürülebilirliğini sağlamak, inovatif yaklaşımları gündemde tutmak, tanıtmak ve markalaştırılmasını sağlamak hedefiyle disiplinlerarası değerli fikirlerin filizlenmesi adına söyleşi ve workshop etkinliklerimizin bugün ilk adımını atıyoruz." diye konuştu.
Enstitü Müdürü Nazan Suna Alpural da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde yürütülen Türkiye Dokuma Atlası projesinin, Anadolu'nun geleneksel dokumalarını bir araya getirerek geçmişle gelecek arasında bir köprü görevi görmeyi üstlendiğini söyledi.
Anadolu'nun binlerce yıllık dokuma kültürünü araştırmak, korumak, sürdürmek, geliştirmek, güçlendirmek, yaşatmak ve farkındalık yaratarak kuşaktan kuşağa aktarmak amacıyla yola çıktıklarını vurgulayan Alpural, şöyle devam etti:
"Dokuma sadece ipliklerden ve desenlerden oluşmaz. Henüz kelimelere aktarılmamış nice duygu ve düşünceleri ifade eder. Her ilmek, içinde hüzün ve sevinç gibi hayatın tüm tonlarını taşır. Dokuma doğduğumuzda kundağımızdır, sarar. Mendillerde bayram neşemizdir. Bayrakta vatan sevdasıdır. Seccade kutsalımızdır. Dokuma hayatımız boyunca yoldaşımızdır. Hayatımızda böylesine derin izler taşıyan dokumaları genç nesillerin zihni ve ruhu ile buluşturmak, gelenek, sanat, zanaat ve yerel üretimi her zaman ayakta tutmak amacıyla Türkiye Dokuma Atlası büyük bir öneme sahiptir."
- "Geleneğimizi kullanarak geleceğe çok güzel bakmayı beceriyoruz"
Modacı Özlem Süer ile "Kumaştan Stile" söyleşisinin gerçekleştirildiği etkinlikte, tasarımın hikayesi kumaştan kombinlemeye kadar ele alındı.
Süer, moda gündeminin hep yeniyi bulmak olduğunu dile getirerek, "Tasarımcıların bir grubu önden gider. Herkes anda, o sezonu yaşarken o, 1-2 sezon sonrayı yaratır ve dünya modası birden oradan ilham alarak bütün etkileşimde sokak modasına taşan bir alan doğurur. O yüzden eğitimlerimde hep modanın kokusunu almanın çok önemli olduğunu söylerim." diye konuştu.
Türkiye Dokuma Atlası'nın, bir tasarımcının hayallerindeki bir projeyi gerçekleştirdiğine vurgu yapan Süer, "Tasarımcı sorun çözendir. Türk tasarımcısının dünyaya armağan etmek istediği en büyük değer kendi kumaşları. Ayrışmanın, farklılaşmanın, olgunlaşmanın yolu özgünlükten geçiyorsa, özgünlüğümüz de kendi imzalarımızla yol almakla mümkün olabilir. Bu anlamda kendi bürümcüğümüzü, kendi ikatımızı dünyaya tanıtırken stillemek, onu formlamak yolculuğumuzun ana hedeflerindendi." ifadelerini kullandı.
Süer, bir söyleşisindeki "Güneş doğudan doğar ve ilham aslında hep oralardadır." demecine atıfta bulunarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz Batı'nın doğusu, Doğu'nun batısıyız, çok güzel bir köprüyüz. Buradan geçen medeniyetlere de bakınca o günlerde de inovasyon hep bu coğrafyada harekete geçmiş. Anadolu'daki enerjinin fırsat verildiğinde olağanüstü yaratılara vesile olduğunu biliyoruz. Geleneğimizi kullanarak geleceğe çok güzel bakmayı beceriyoruz."
Söyleşinin ardından "Ahşap baskı ile kendi getirdiğin denim giysini yeniden tasarla" başlıklı ileri dönüşüm atölye çalışması, Süer ve enstitü öğreticilerinin gözetiminde tasarımcı adaylarının katılımıyla gerçekleştirildi.