TBMM Başkanı Kurtulmuş, Fildişi Sahili dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı: (3)

TAKİP ET

"Türkiye'de Müslümanlık değerleriyle Cumhuriyet değerlerini birbiriyle çelişkili, çatışmalı gibi göstermek kimsenin haddi değildir" - "Bir taraftan İsrail'e silah vereceksiniz diğer taraftan da bir an evvel ölüm gelsin de beni bulsun diyerek bombalardan, açlıktan, evlatlarını kaybetmekten, büyüklerini kaybetmekten bunalmış olan insanlara iki dilim ekmek atacaksınız. Bu, insanlığın aklıyla vicdanıyla dalga geçmektir" - "(Yabancı düşmanlığı) Sahici değil üretilmiş bir meseledir. Çünkü hakikaten bizim milletimizin kodlarında yabancı düşmanlığı, ırkçılık yoktur"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye'de Müslümanlık değerleriyle Cumhuriyet değerlerini birbiriyle çelişkili, çatışmalı gibi göstermek kimsenin haddi değildir." dedi.

Kurtulmuş, Fildişi Sahili ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının devam ettiğini belirten Kurtulmuş, artık sözün bittiği yerde olduklarını, böylesine büyük bir vahşet karşısında söylenecek hiçbir sözün kıymetiharbiyesinin kalmadığını söyledi.

Türkiye olarak başından itibaren Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere yetkili herkesin, ilgili uluslararası platformların tamamında konuyla ilgili üzerine düşen her şeyi yapmaya gayret ettiklerini aktaran Kurtulmuş, "7 Ekim'den sonra gittiğimiz uluslararası toplantılarda özellikle bazı Batılı ülkelerin İsrail'den daha fazla İsrailci olduğunu, bazı ülkelerin 'çok fazla ses çıkarmayalım aman başımıza bela almayalım' tavrı içerisinde olduğunu görüyorduk. Bu zaman içerisinde şunu görüyorum; artık neredeyse kimse, uluslararası platformlarda İsrail'i açıkça savunamıyor." diye konuştu.

Güney Afrika'nın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanına müracaatından sonra Filistin davası bakımından yeni bir dönem başladığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bundan sonra ümit ediyorum ki birinci apartheid rejimini yıkan Güney Afrika, ikinci apartheid rejiminin yıkılmasına da vesile olacaktır. Bu anlamda da bizim güçlü bir şekilde uluslararası dayanışmayı sürdürmemiz lazım. Özellikle Müslüman olmayan ülkelerde, halkı Müslüman olmayan ülkelerde ortaya konulan olağanüstü yüksek direniş ve dayanışma ruhu her türlü takdirin üstündedir. Bu artık dünyanın hiçbir yerinde İsrail yanlısı bir politikacının gidip, bir Batı ülkesinde, bir konferansta rahat rahat pişkin bir şekilde İsrail'in yaptığı bu saldırganlıkları, bu vahşeti savunması, hiçbir yerde doğru dürüst konuşabilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla yeni bir dönem başlıyor."

Uluslararası Adalet Divanının ara kararından sonra Uluslararası Ceza Mahkemesinde de kararın ortaya çıkacağına inandığını dile getiren Kurtulmuş, Batı'nın artık bu yükü taşıyamayacağını vurguladı.

- "İsrail'e destek verenlerin, ellerini yıkayarak bu kandan kurtulmaları mümkün değildir"

"İsrail'e bu kadar destek verenlerin, ellerini yıkayarak bu kandan kurtulmaları mümkün değildir." ifadesini kullanan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Netanyahu'yu indireyim sırtımdan, yoluma devam edeyim...) Yok öyle bir şey. İnsanlık tarihinin görmediği kadar büyük bir katliama onlar da destek oldular. Bu ne ikiyüzlülüktür? Bir taraftan İsrail'e silah vereceksiniz diğer taraftan da bir an evvel ölüm gelsin de beni bulsun diyerek bombalardan, açlıktan, evlatlarını kaybetmekten, büyüklerini kaybetmekten bunalmış olan insanlara iki dilim ekmek atacaksınız. Bu, insanlığın aklıyla vicdanıyla dalga geçmektir. Kabul edilemez. İnşallah yaşananlar insanlık aleminin toparlanmasına vesile olacak. Cumhurbaşkanı'mız 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek uluslararası alanda yeni bir dünya kurmak fikrini dile getirdiğinde bazıları bıyık altından gülüyordu. Artık Türkiye'ye sempati beslemeyen ülkeler bile yeni bir BM'nin, yeni bir uluslararası siyasi mimarinin kurulmasının şart olduğunu düşünüyorlar. Bu dönemde Türkiye'nin bu öncülüğünün çok büyük bir rolü var. Siyasi olarak da birçok dengeyi değiştirecek bir noktadayız."

- "Milletimizin kodlarında yabancı düşmanlığı, ırkçılık yoktur"

Son zamanlarda yabancı karşıtlığı konusunda bir takım provokatif olaylar yaşanmasıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, Türkiye'deki yabancı karşıtlığının üretilmiş bir mesele olduğunu; halkın kendi duygularıyla ortaya çıkmadığını belirtti.

Kurtulmuş, "Birtakım yerlerde üretilmiş, Türkiye'nin içerisine virüs gibi sokulmaya çalışılan bir siyasi kodlama olarak görmek lazım. Sahici değil üretilmiş bir meseledir. Çünkü hakikaten bizim milletimizin kodlarında yabancı düşmanlığı, ırkçılık yoktur." değerlendirmesinde bulundu.

Dünyadaki yabancı düşmanlığının da son 20 yıldır süratle geliştirilen İslamofobinin bir alt versiyonu olduğunu; İslam düşmanlığını artırmak için kolay bir yol olarak özellikle Avrupa'da ve Batı ülkelerinde teninin rengi, konuştuğu ana dili dolayısıyla öteki olarak görülene karşı bir toplumsal ötekileştirme kampanyası yürütüldüğünün altını çizen Kurtulmuş, Afganistan ve Irak'ın işgali ile Suriye'deki iç savaş nedeniyle birçok insanın ülkelerini bırakıp kaçmak zorunda kaldığını, bazı Afrikalıların da yoksulluk nedeniyle zengin kuzey ülkelerine göç etmek için her türlü riski göze aldıklarını dile getirdi.

Dünyanın siyasi sistemi gibi dünyanın diğer uluslararası kurumlarının da yeniden yapılanması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) diye bir kurum var, dünyada açlığı önleyebilme yeteneğine sahip değil. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği var, bu sorunları çözebilecek hiçbir kabiliyeti, gücü yok. Dünya Sağlık Örgütü, pandemi sırasında gördük ki sadece bir bürodan ibarettir. Sık sık şunu duyuyoruz. Afrika'da falanca hastalıkla ilgili salgın var, Afrika kırılıyor. İyi de bu hastalığı ortadan kaldırmıyorsun ki... Bütün bunlar birikiyor ve muazzam bir göçmen krizine neden oluyor. Dünyanın bundan sonraki temel çatışma alanlarından birisi, zengin kuzey ülkeleriyle yoksul güney ülkeleri arasındaki çatışmadır. Güney, ister istemez kuzeyi baskı altında tutacaktır. Avrupa isterse kıyılarına çelikten duvar örsün isterse gökyüzüne çelikten gök kubbe koysun yine de göçmen geçişini önleyemeyecektir. İnsanlar hayatta kalmak için bu baskıyı sürdürecektir."

- "Üç tane oy fazla alacağız diye hiç kimse bu provokasyonlara zemin hazırlamasın"

Meclis Başkanı Kurtulmuş, "Türkiye'de seçim sürecine giriliyor. Bir taraftan provokasyonlar arttı, şeriat tartışması, Tuzla Piyade Okulunda Atatürk tartışması yaşandı. Kiliseye saldırı oldu. Provokasyon diyebileceğimiz şeyler artıyor. Siyasi partilerin milletvekilleri de buna alet olabiliyor. Provokasyonlar artar mı, bu konuda bir sağduyu çağrınız olur mu?" sorusu üzerine, Türkiye'nin bu provokasyonların hiçbirisine pabuç bırakmayacağını söyledi.

Türkiye'nin geçmişte çok acılar çektiğini, faili meçhul cinayetlerin ve toplumsal olayların yaşandığını, üç gün arayla Sivas ve Başbağlar katliamlarını gördüğünü anlatan Kurtulmuş, şunları aktardı:

"Türkiye, Eşref Bitlis Paşa'nın helikopterinin düşmesinden Bahtiyar Paşa'nın ölmesine kadar olan süreçte bir sürü nice karanlık hadiseleri gördü, Gazi olaylarını gördü. Bunların hepsini aşabilmiş bir ülkede herkesin ihtiyatlı olması lazım. Şunu çok net söylüyorum; üç tane oy fazla alacağız diye hiç kimse bu provokasyonlara zemin hazırlamasın. Meselenin aslı budur. Genel olarak baktığımız zaman bazı temel konuları da artık temcit pilavı gibi söylemenin bir anlamı yoktur. Türkiye'de Müslümanlık değerleriyle Cumhuriyet değerlerini birbiriyle çelişkili, çatışmalı gibi göstermek kimsenin haddi değildir. Cumhuriyet kimsenin babasının malı olmadığı gibi Müslümanlık da kimsenin inhisarında değildir. Dolayısıyla Türkiye'de halkın kahir ekseriyeti bakımından, Cumhuriyet'le Müslümanlık değerleri arasında bir çatışma söz konusu değildir. Kimse de bunu yapmaya kalkmasın."

Tarih okumadaki yanlışlıkların da düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, "Bizim kurduğumuz devletlerin her birisi tarihi süreklilik içerisinde birbirinin devamıdır. Sıkça yapılan yanlışlardan birisi, sanki Osmanlı başka bir millete ait bir devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de başka bir millete aitmiş gibi algı oluşturmaya çalışmak son derece yanlıştır, tarih bilmemektir, cehalettir. Osmanlı da bizimdir, Cumhuriyet de bizimdir, Selçuklu da bizimdir, öncesi de bizimdir. Tarihimizin bütününü sahiplenmek ve tarihin bir dönemini tutanlar başka siyasi kampta diğer dönemini benimseyenler başka siyasi kamptaymış gibi göstermek cehaletin daniskasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

(Bitti)

Fildişi Sahilleri islamofobi İsrail-Gazze çatışması provokasyon TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Yabancı düşmanlığı