Yunus Emre'nin öğretileri insanlığa 7 asırdır yol gösteriyor

TAKİP ET

Anadolu'nun manevi mimarlarından, ilim, irfan, sevgi, güven, ahlak, iyilik, doğruluk, adalet, yardımlaşma ve beraberlik çağrıları yapan Yunus Emre, vefatının 702'nci yılında anılıyor - ESOGÜ Yunus Emre Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kamil Sarıtaş: - "Yunus Emre, ölümünün üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen sevgi ve aşk düşüncesiyle diri kalmaya ve bizleri diri kılmaya devam etmektedir. Bugün de bu çağrının hayati olduğu görülüyor"

DENİZ AÇIK - Büyük Türk düşünürü, şair Yunus Emre, sevgi, saygı, hoşgörü, doğruluk, sabır, kanaat, cömertlik, fedakarlık, Allah sevgisi ve gönül yapmak gibi erdemlerin benimsenmesine yönelik telkinleriyle yüzyıllardır insanlığa yol gösteriyor.

Kesin doğum tarihi bilinmeyen Yunus Emre, çeşitli kaynaklara göre 13'üncü yüzyılın ortası ile 14'üncü yüzyılın ilk çeyreği arasında Anadolu'da yaşadı.

Herkesin istediği ilahi aşkı anlattığı şiirlerini halk diliyle yazan Yunus Emre'nin 1307-1308'de kaleme aldığı "Risaletü'n-Nushiyye" ile vefatının ardından onun adına derlenen şiirlerinden oluşan "Divan" adlı iki önemli eseri bulunuyor.

Yunus Emre, her yıl mayıs ayının başında Eskişehir'de Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası'nda düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Valilik tarafından, vefatının 702'nci yılı dolayısıyla Mihalıççık ilçesi Yunusemre Mahallesi'ndeki türbesinde anılacak Yunus Emre anısına 12 Mayıs'a kadar çeşitli etkinlikler yapılacak.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Öğretim Üyesi ve Yunus Emre Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kamil Sarıtaş, AA muhabirine, Yunus Emre'nin 13'üncü yüzyıl Anadolu Türk İslam düşüncesinin öncü ismi olduğunu bildirdi.

1321 yılında vefat ettiği kabul edilen, Anadolu gönül mektebinin manevi mimarı olan Yunus Emre'nin her daim insanları kendi olmaya ve kendi özünü bilmeye davet ettiğini anlatan Sarıtaş, şunları kaydetti:

"1321 yılında vefat ettiği yazılı kaynaklarda kabul edilen Yunus Emre, oldukça sade ve gösterişsiz bir hayat yaşamıştır. Bugün de olduğu gibi yüzyıllardır şiirleriyle insanların gönlünü fethetmiştir. Halkın seviyesine ve zevkine uygun bir Türk tasavvuf edebiyatı vücuda getirmiştir. Bu nedenle Türk tasavvuf edebiyatının Anadolu'daki kurucusu kabul edilir. Moğol istilalarının, Haçlı saldırılarının, taht kavgalarının yaşandığı, siyasi yapının tamamen bozulduğu ve her yerde anarşinin görüldüğü bir dönemde milli ve yerli duruşuyla insanları ilim, irfan, sevgi, güven, ahlak, iyilik, doğruluk, adalet, yardımlaşma, birlik ve beraberliğe çağırmıştır. Sonraki yüzyıllarda da çağrısının içeriğinin değer olması hasebiyle Anadolu halkının bitmeyen umudu olmaya devam etmiştir. İnsan olma ve güzel ahlaklı olmanın mücadelesini veren hangi mezhepten veya tarikattan hatta hangi dinden olursa olsun Yunus Emre'yi 'Bizim Yunus' olarak benimsemiştir."

- "Şiirlerinde en çok sevgi ve aşkı dile getirmiştir"

Sarıtaş, Yunus Emre'nin insanları evrensel ahlaki ilkelere çağırması nedeniyle UNESCO'nun iki kez Yunus Emre yılı ilan ettiğini hatırlattı.

Yunus Emre'nin, insan olmanın gereği olarak ahlak, sevgi, birlik ve kardeşliğin zorunlu olduğunu belirttiğini aktaran Sarıtaş, şöyle devam etti:

"İslam'ın iman, aşk, sevgi, samimiyet, hoşgörü, yardımseverlik, umut, adalet, ehliyet, liyakat üzerine kurulan zaman ve mekan üstü değerlerinin taşıyıcısı olduğunu ifade etmiştir. Görüşlerini Risaletü'n Nushiyye ve onun adına derlenen Divan adlı eserlerinde ortaya koymuştur. İnsanı, bütün kötülüklerden ve rezaletlerden aklı kullanmanın, nefsi arındırmanın, zihni temizlemenin ve gönlü eğitmenin uzaklaştıracağını ileri sürmüştür. Yunus Emre tarih boyunca sevgi ve aşk şairi olarak tanınmıştır. Şiirlerinde en çok sevgi ve aşkı dile getirmiştir. Bütün varlıkların yaratıcısının bir olması hasebiyle yaratandan ötürü tüm varlıkları sevmemiz gerektiğini tavsiye etmiştir. Dünya ve ahiret beklentisine girmez. Allah dışındaki her şeyi terk eder. Terkten maksat yememek, içmemek ve insanlardan uzaklaşmak değil, yeteri kadarına kanaat etmek ve aşırılığa girmemektir. Yunus Emre'ye göre toplum içinde mutlu olabilmenin yolu tanışmak, konuşmak ve sohbet etmektir. Yunus Emre, ölümünün üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen sevgi ve aşk düşüncesiyle diri kalmaya ve bizleri diri kılmaya devam etmektedir. Bugün de bu çağrının hayati olduğu görülüyor. "

Prof. Dr. Sarıtaş, Yunus Emre'nin toplumdaki insan ilişkilerinin sevgi üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurguladığının altını çizerek, bu yüzden şiirlerinde "sevgi ve aşk" kavramına sıkça değindiğini aktardı.

Yunus Emre'nin evrensel mesajlarından hareket ederek günümüzde sevgisizlikten kaynaklı birçok sorunu çözmenin mümkün olduğunu aktaran Sarıtaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çünkü bizim de toplumda bir bütün oluşturmak için sevgi ve saygı bağına ihtiyacımız var. Birbirimizin inancına, görüşüne ve anlayışına saygı göstermek ve birbirimizin özgürlük alanını genişletmekle yükümlüyüz. Ne kadar farklı düşünsek de hiç kimseyi ötekileştirme hakkımızın olmadığını bilmeliyiz. Yunus Emre'ye göre çalap, 'Allah' demektir. Allah'ın tahtı, insanın gönlüdür. Gönül yıkan Allah'ın tahtını yıktığından iki alemde de hüsran olur. Allah'ı gönülde arayıp bulma düşüncesi vahdet-i vücut ve pratik yaşam açısından oldukça anlamlıdır. Her şeyden önce Allah'ı gönülde bulan insan, ayrıma gitmez, ırkçılık yapmaz, kendisini ötekinden üstün görmez. Basit sebeplerden dolayı birbirimizi ötekileştirdiğimiz bir dönemde Yunus'un paha biçilmez bu düşüncesini dikkate almamız gerekir."​​​​​​​

Eskişehir Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ESOGÜ Prof. Dr. Kamil Sarıtaş Yunus Emre Yunus Emre Araştırma Merkezi