MUHAMMED EBU DUN - İsrail ordusunun 26 gündür sıkı kuşatma ve yoğun saldırı altında tuttuğu gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Filistinliler, dün 94 kişinin öldüğü Beyt Lahiya'daki saldırıda olduğu gibi, yaşadıkları yerleri terk etmemenin bedelini ödediklerini söyledi.
İsrail ordusunun kuşatma altına alıp ilaç, yakıt ve insani yardım girişini engellediği, hastaneleri hedef alarak Sağlık sistemini hizmet dışı bıraktığı Gazze Şeridi'nin kuzeyinde insani durum günden güne kötüleşiyor.
Halkın ilaç ve tedavinin yanı sıra açlık ve susuzluk gibi sıkıntılara rağmen hayat mücadelesi verdiği bölgeye İsrail ordusunun şiddetli saldırıları ise hız kesmiyor.
İsrail ordusunun dün Gazze'nin kuzeyindeki Meşru Beyt Lahiya'da yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı "Ebu Nasır" ailesine ait 5 katlı bir binayı bombalaması sonucu en az 93 kişi öldü, 40 kişi kayboldu ve onlarca kişi de yaralandı.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi, hedef alınan binada en az 200 Filistinlinin bulunduğunu ve İsrail ordusunun binada yerinden edilen Filistinlilerin olduğunu bilmesine rağmen burayı kasten bombaladığını açıkladı.
- Ebu Nasır ailesinin hedef alınmasının sebebi zorunlu göçe direnmeleri
İsrail'in bombaladığı binanın sahiplerinin yakınlarından Muhammed Ebu Nasır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Binada 200'den fazla kişi vardı. Çocuk, anne, baba... hayatını kaybederek nüfus kaydından silinen aileler oldu." dedi.
Muhammed Ebu Nasır, evi hedef alınan ailenin hiçbir silahlı grupla bağlantısı olmadığını, İsrail'in binayı vurmak için bu bahaneyi öne süremeyeceğini ifade etti.
İsrail'in binayı bombalama nedenine ilişkin Muhammed Ebu Nasır, "Bu aile İsrail'in tahliye talimatını ve yaşadığı yeri terk edip zorla göç etmeyi reddetti. Hedef alınmalarının temel nedeni budur." diye konuştu.
Muhammed Ebu Nasır, "Binanın sahibi olan aile, savaşın başlangıcından bu yana İsrail saldırıları nedeniyle çok sayıda yerinden edilmiş kişiye kapılarını açtı, bu da diğer ailelerin azmini artırdı."
- "Cesetler parçalandı, sokaklara, çevredeki evlerin çatılarına dağıldı"
İsrail'in hedef aldığı binanın yakınında yaşayan Said el-Garbavi, saldırıya ilişkin, "Çok büyük bir patlama oldu, deprem gibiydi. Bombardımanın dehşetiyle aynı anda birden fazla binanın yıkıldığını zannettik." ifadelerini kullandı.
Garbavi, gördüğü manzarayı ise şöyle anlattı:
"Sokağa çıkıp Ebu Nasır ailesinin binasının hedef aldığını gördüğümüzde hayrete düştük. Çünkü içinde bu aileden ve yerinden edilen yakınlarından oluşan çok sayıda kişinin yaşadığını biliyorduk. Çevredeki evlerde de ciddi hasar meydana geldi.
Manzara son derece dehşet vericiydi. Cesetler parçalandı, sokaklara, çevredeki evlerin çatılarına dağıldı ve vurulan binanın enkazı altında kaldı."
İmkanların yetersizliğine dikkati çeken Garbavi, "Katliamın ve felaketin dehşetinden kimse bir şey yapamıyor, yaralılara ilk yardımda bulunacak, şehitleri hastaneye götürecek sağlık veya sivil savunma ekibi bulunamıyordu." diye konuştu.
- "Enkaz altından çığlıkları duyduk ama kimse bir şey yapamadı"
Garbavi, "Enkaz altından gelen çığlıkları duyabiliyorduk ancak ne yazık ki kimse bir şey yapamıyordu. Ne ekipman var ne müdahale edecek imkan ne de başka bir şey." dedi.
İsrail ordusunun bölgeye yönelik saldırılarında acil durum ekiplerini, araçlarını ve malzemelerini hedef aldığını vurgulayan Garbavi, bu sebeple ekiplerin hizmet veremediğini aktardı.
Garbavi, "İnsanlar el yordamıyla, basit araçlar kullanarak enkaz altında kalanları aramaya kurtarmaya çalıştı. Ancak seslerinin duyulmasına rağmen enkaz altındakilere ulaşamamak hayal kırıklığı yarattı." ifadesini kullandı.
Bölge halkının ulaşabildiği ölü ve yaralıları Kemal Advan Hastanesi'ne taşıdığını belirten Garbavi, ancak İsrail ordusunun hastaneyi hedef alıp baskın düzenleyerek neredeyse hizmet dışı bıraktığını hatırlattı.
Garbavi, "Kemal Advan Hastanesi'nde çok az sağlık personeli kaldı. Tıbbi imkanların yetersizliği nedeniyle hastaneye ulaşan yaralılarla ilgilenemiyorlardı." dedi.
Bölgedeki durumun ciddiyetine dikkati çeken Garbavi, "Beyaz kefen olmadığı için hayatını kaybedenler kumaş parçaları ve battaniyelerle kefenlendi ve mezarlığa gitmek tehlikeli olduğu için Meşru Beyt Lahiya pazarının meydanına defnedildi." dedi.
- "Beyt Lahiya'daki katliamda yaralananlar her an ölebilir"
Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Müdürü Mervan el-Hams, "Tıbbi imkansızlıklar nedeniyle sağlık ekipleri Beyt Lahiya'daki katliamda yaralanan çok sayıda kişiyi tedavi edemedi. Bu katliamda yaralananların çoğu tıbbi yetersizlikler nedeniyle her an ölebilir." dedi.
Hams, uluslararası topluma seslenerek "yaralıların kurtarılması için Kemal Advan Hastanesi'ne uzman sağlık ekipleri gönderilmesi" çağrısında bulundu.
- İsrail'in Gazze'nin kuzeyindeki Filistinlileri göçe zorlama planıCibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze'nin kuzeyine 5 Ekim'de yoğun hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu, 6 Ekim'de söz konusu bölgelere kara saldırısı başlattı.Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve "generallerin planı" olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya'daki Filistinlilere uyarıda bulunarak boşaltılması istenilen bölgelerin haritasını paylaşmıştı.Filistinlilere Gazze'nin güneyindeki Mevasi bölgesine gitme çağrısı yapan Adraee'nin paylaştığı haritanın, İsrail ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland'ın girişimiyle hazırlanıp hükümete sunulan Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin "generallerin planına" benzerliği dikkati çekmişti."Generaller Planı" adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılarak gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor.İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210'u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 61 Filistinli öldü, 101 bin 223 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve Eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusunun kuşatma altına alıp ilaç, yakıt ve insani yardım girişini engellediği, hastaneleri hedef alarak Sağlık sistemini hizmet dışı bıraktığı Gazze Şeridi'nin kuzeyinde insani durum günden güne kötüleşiyor.
Halkın ilaç ve tedavinin yanı sıra açlık ve susuzluk gibi sıkıntılara rağmen hayat mücadelesi verdiği bölgeye İsrail ordusunun şiddetli saldırıları ise hız kesmiyor.
İsrail ordusunun dün Gazze'nin kuzeyindeki Meşru Beyt Lahiya'da yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı "Ebu Nasır" ailesine ait 5 katlı bir binayı bombalaması sonucu en az 93 kişi öldü, 40 kişi kayboldu ve onlarca kişi de yaralandı.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi, hedef alınan binada en az 200 Filistinlinin bulunduğunu ve İsrail ordusunun binada yerinden edilen Filistinlilerin olduğunu bilmesine rağmen burayı kasten bombaladığını açıkladı.
- Ebu Nasır ailesinin hedef alınmasının sebebi zorunlu göçe direnmeleri
İsrail'in bombaladığı binanın sahiplerinin yakınlarından Muhammed Ebu Nasır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Binada 200'den fazla kişi vardı. Çocuk, anne, baba... hayatını kaybederek nüfus kaydından silinen aileler oldu." dedi.
Muhammed Ebu Nasır, evi hedef alınan ailenin hiçbir silahlı grupla bağlantısı olmadığını, İsrail'in binayı vurmak için bu bahaneyi öne süremeyeceğini ifade etti.
İsrail'in binayı bombalama nedenine ilişkin Muhammed Ebu Nasır, "Bu aile İsrail'in tahliye talimatını ve yaşadığı yeri terk edip zorla göç etmeyi reddetti. Hedef alınmalarının temel nedeni budur." diye konuştu.
Muhammed Ebu Nasır, "Binanın sahibi olan aile, savaşın başlangıcından bu yana İsrail saldırıları nedeniyle çok sayıda yerinden edilmiş kişiye kapılarını açtı, bu da diğer ailelerin azmini artırdı."
- "Cesetler parçalandı, sokaklara, çevredeki evlerin çatılarına dağıldı"
İsrail'in hedef aldığı binanın yakınında yaşayan Said el-Garbavi, saldırıya ilişkin, "Çok büyük bir patlama oldu, deprem gibiydi. Bombardımanın dehşetiyle aynı anda birden fazla binanın yıkıldığını zannettik." ifadelerini kullandı.
Garbavi, gördüğü manzarayı ise şöyle anlattı:
"Sokağa çıkıp Ebu Nasır ailesinin binasının hedef aldığını gördüğümüzde hayrete düştük. Çünkü içinde bu aileden ve yerinden edilen yakınlarından oluşan çok sayıda kişinin yaşadığını biliyorduk. Çevredeki evlerde de ciddi hasar meydana geldi.
Manzara son derece dehşet vericiydi. Cesetler parçalandı, sokaklara, çevredeki evlerin çatılarına dağıldı ve vurulan binanın enkazı altında kaldı."
İmkanların yetersizliğine dikkati çeken Garbavi, "Katliamın ve felaketin dehşetinden kimse bir şey yapamıyor, yaralılara ilk yardımda bulunacak, şehitleri hastaneye götürecek sağlık veya sivil savunma ekibi bulunamıyordu." diye konuştu.
- "Enkaz altından çığlıkları duyduk ama kimse bir şey yapamadı"
Garbavi, "Enkaz altından gelen çığlıkları duyabiliyorduk ancak ne yazık ki kimse bir şey yapamıyordu. Ne ekipman var ne müdahale edecek imkan ne de başka bir şey." dedi.
İsrail ordusunun bölgeye yönelik saldırılarında acil durum ekiplerini, araçlarını ve malzemelerini hedef aldığını vurgulayan Garbavi, bu sebeple ekiplerin hizmet veremediğini aktardı.
Garbavi, "İnsanlar el yordamıyla, basit araçlar kullanarak enkaz altında kalanları aramaya kurtarmaya çalıştı. Ancak seslerinin duyulmasına rağmen enkaz altındakilere ulaşamamak hayal kırıklığı yarattı." ifadesini kullandı.
Bölge halkının ulaşabildiği ölü ve yaralıları Kemal Advan Hastanesi'ne taşıdığını belirten Garbavi, ancak İsrail ordusunun hastaneyi hedef alıp baskın düzenleyerek neredeyse hizmet dışı bıraktığını hatırlattı.
Garbavi, "Kemal Advan Hastanesi'nde çok az sağlık personeli kaldı. Tıbbi imkanların yetersizliği nedeniyle hastaneye ulaşan yaralılarla ilgilenemiyorlardı." dedi.
Bölgedeki durumun ciddiyetine dikkati çeken Garbavi, "Beyaz kefen olmadığı için hayatını kaybedenler kumaş parçaları ve battaniyelerle kefenlendi ve mezarlığa gitmek tehlikeli olduğu için Meşru Beyt Lahiya pazarının meydanına defnedildi." dedi.
- "Beyt Lahiya'daki katliamda yaralananlar her an ölebilir"
Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Müdürü Mervan el-Hams, "Tıbbi imkansızlıklar nedeniyle sağlık ekipleri Beyt Lahiya'daki katliamda yaralanan çok sayıda kişiyi tedavi edemedi. Bu katliamda yaralananların çoğu tıbbi yetersizlikler nedeniyle her an ölebilir." dedi.
Hams, uluslararası topluma seslenerek "yaralıların kurtarılması için Kemal Advan Hastanesi'ne uzman sağlık ekipleri gönderilmesi" çağrısında bulundu.
- İsrail'in Gazze'nin kuzeyindeki Filistinlileri göçe zorlama planıCibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze'nin kuzeyine 5 Ekim'de yoğun hava saldırıları düzenleyen İsrail ordusu, 6 Ekim'de söz konusu bölgelere kara saldırısı başlattı.Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve "generallerin planı" olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya'daki Filistinlilere uyarıda bulunarak boşaltılması istenilen bölgelerin haritasını paylaşmıştı.Filistinlilere Gazze'nin güneyindeki Mevasi bölgesine gitme çağrısı yapan Adraee'nin paylaştığı haritanın, İsrail ordusunda eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland'ın girişimiyle hazırlanıp hükümete sunulan Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine ilişkin "generallerin planına" benzerliği dikkati çekmişti."Generaller Planı" adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılarak gıda, yakıt ve temiz su girişine izin verilmemesini öngörüyor.İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210'u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 61 Filistinli öldü, 101 bin 223 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve Eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.