İsrail'in Gazze'ye saldırılarına tepki gösteren şairlerin geçen ay başlattığı gazze Şiir Nöbeti'nin üçüncüsü Beykoz’da gerçekleşecek.
Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, daha önce Taksim ve Üsküdar’da gerçekleşen nöbet, yarın 15.00'te Beykoz Sahili Etkinlik Alanı'nda tutulacak.Herkese açık nöbette, dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık dramına dikkat çekilecek. Birçok şiir, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak şairler ve vatandaşlar tarafından seslendirilecek.Nöbette ayrıca, İsrail’in 7 Ekim'den itibaren Gazze'de katlettiği 7 bin çocuğu temsilen, küçük çocuklar tarafından Filistin bayrağının renklerinde balonlar uçurulacak.Cahit Koytak, Ömer Erdem, Adnan Özer, Ali Günvar, Hilmi Yavuz, Zeki Bulduk, Haydar Ergülen, Ali Ural, Nur Alan, Elif Nuray, Ebru Özden ve Hüseyin Karaca'nın da aralarında olduğu yüzden fazla şairin destek verdiği nöbet saat 17.00'ye kadar devam edecek.- "7 bin sivilin ölümünü ekran başında izlemek zorunda bırakıldık"Konuya ilişkin hazırlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:"Günlerdir abluka altına alınan, suyu, elektriği, temel gıdası, Sağlık hizmeti kesilen Gazze’deki insanların dramını şaşkınlık ve üzüntü ile izliyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi atom bombasının tahribatı kadar da uçak savarlar ve roketlerle şehir ve içindeki canlılar kıyıma uğradı. Yıkıntılar altında kalanlar hariç, 3 binini çocukların oluşturduğu, 7 bin sivilin ölümünü ekranları başında eli kolu bağlı, bir şey yapamadan izlemek zorunda bırakıldık. Hastaneler bombalandı, bebek ve çocuk cesetleriyle yüreği dağlanan anne-babaların feryadını gördük. Kendi çocuklarımıza, ailemize bir zalimin bir gün çıkıp aynı şeyi yapmak isteyebileceğini düşünerek cılız da olsa sesimizi yükseltmeye çalıştık.Sebebi ne olursa olsun hiçbir sivilin özellikle de bebek ve çocuğun öldürülmesinin hiçbir açıklaması olamaz. Televizyon, sinema, tiyatro, yazın dünyası ve hepimizin sesini duyurmaya çalıştığı sosyal medya dahil büyük bir kötülük şebekesinin baskı, tehdit, şantaj ve dezenformasyonlarla vicdanlı kalplerin katliama ve soykırıma yükselen sesini, baskılamaya ve sindirmeye çalışıyor. Bu yönüyle bugün kendisini durdurabilecek hiçbir gücü olmadığını her platformda beyan eden İsrail dünyanın en büyük emperyalist gücünü de yanına alarak başta dünya liderleri olmak üzere sanatçıları, kültür adamlarını ve yazarları 70 yıldır yaptıkları işgali ve zulmü ve 7 Ekim’den beri yapılan sivil katliamını desteklemelerini ya da en azından seslerini çıkarmamalarını sağladılar.Bizler Türkiye’nin şairleri ve şiir sevenleri olarak emperyalizmin, zulmün ve kapitalizmin elde edemediği, işine yarar hale getiremediği tek kale olarak hala şiire ve şiirin özgür gücüne inanıyoruz. Sanat dünyasının büyük kısmının sessizlik içinde olması, bebek ve çocuk ölümlerine bile kayıtsız kalmaları, uluslararası insani örgütlerin bir yaptırım uygulayamaması, geldiğimiz çağda insan vicdanının ve geleceğimizin büyük bir emperyal tehdit altında olduğunu gösteriyor."Bir şeyi şiir kılan en temel unsurlardan birinin hiçbir hesaba, akla, çıkara ve düzene uymadan hakikatle kurduğu biricik ilişki olduğu belirtilen bildiride ayrıca, "Her şiirde insan varlığının zulüm ve kötülük karşısında en şerefli, temiz ve dürüst yüzünü görebiliriz. Bugün kapitalizm ve kötülüğün bin bir hesapla bizi kuşattığı, uluslararası ilişkilerin ve teknolojinin bizi esir aldığı bu zamanda kötülük ve yanlışa karşı elimizi, ağzımızı ve aklımızı bağlayan kötülüğe karşı insanlığın şerefi ve onuru adına haykıracağımız bir cephe olarak şiir yanı başımızda. Bu menzilde başta kendimizi sonra da yeryüzünün diğer mazlumlarını savunabileceğimiz özgürlük alanı dolaylı bir şekilde var. Firavunlar, Nemrutlar, diktatörler bizi korkutabilir ama vicdanımızın şiirdeki sesini bastıramaz ve onu sistemleri içine alıp dönüştürüp sömüremezler. Zira onunla irtibat kuracak duyargaları yoktur." ifadelerine yer verildi.
Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, daha önce Taksim ve Üsküdar’da gerçekleşen nöbet, yarın 15.00'te Beykoz Sahili Etkinlik Alanı'nda tutulacak.Herkese açık nöbette, dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık dramına dikkat çekilecek. Birçok şiir, Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak şairler ve vatandaşlar tarafından seslendirilecek.Nöbette ayrıca, İsrail’in 7 Ekim'den itibaren Gazze'de katlettiği 7 bin çocuğu temsilen, küçük çocuklar tarafından Filistin bayrağının renklerinde balonlar uçurulacak.Cahit Koytak, Ömer Erdem, Adnan Özer, Ali Günvar, Hilmi Yavuz, Zeki Bulduk, Haydar Ergülen, Ali Ural, Nur Alan, Elif Nuray, Ebru Özden ve Hüseyin Karaca'nın da aralarında olduğu yüzden fazla şairin destek verdiği nöbet saat 17.00'ye kadar devam edecek.- "7 bin sivilin ölümünü ekran başında izlemek zorunda bırakıldık"Konuya ilişkin hazırlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:"Günlerdir abluka altına alınan, suyu, elektriği, temel gıdası, Sağlık hizmeti kesilen Gazze’deki insanların dramını şaşkınlık ve üzüntü ile izliyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi atom bombasının tahribatı kadar da uçak savarlar ve roketlerle şehir ve içindeki canlılar kıyıma uğradı. Yıkıntılar altında kalanlar hariç, 3 binini çocukların oluşturduğu, 7 bin sivilin ölümünü ekranları başında eli kolu bağlı, bir şey yapamadan izlemek zorunda bırakıldık. Hastaneler bombalandı, bebek ve çocuk cesetleriyle yüreği dağlanan anne-babaların feryadını gördük. Kendi çocuklarımıza, ailemize bir zalimin bir gün çıkıp aynı şeyi yapmak isteyebileceğini düşünerek cılız da olsa sesimizi yükseltmeye çalıştık.Sebebi ne olursa olsun hiçbir sivilin özellikle de bebek ve çocuğun öldürülmesinin hiçbir açıklaması olamaz. Televizyon, sinema, tiyatro, yazın dünyası ve hepimizin sesini duyurmaya çalıştığı sosyal medya dahil büyük bir kötülük şebekesinin baskı, tehdit, şantaj ve dezenformasyonlarla vicdanlı kalplerin katliama ve soykırıma yükselen sesini, baskılamaya ve sindirmeye çalışıyor. Bu yönüyle bugün kendisini durdurabilecek hiçbir gücü olmadığını her platformda beyan eden İsrail dünyanın en büyük emperyalist gücünü de yanına alarak başta dünya liderleri olmak üzere sanatçıları, kültür adamlarını ve yazarları 70 yıldır yaptıkları işgali ve zulmü ve 7 Ekim’den beri yapılan sivil katliamını desteklemelerini ya da en azından seslerini çıkarmamalarını sağladılar.Bizler Türkiye’nin şairleri ve şiir sevenleri olarak emperyalizmin, zulmün ve kapitalizmin elde edemediği, işine yarar hale getiremediği tek kale olarak hala şiire ve şiirin özgür gücüne inanıyoruz. Sanat dünyasının büyük kısmının sessizlik içinde olması, bebek ve çocuk ölümlerine bile kayıtsız kalmaları, uluslararası insani örgütlerin bir yaptırım uygulayamaması, geldiğimiz çağda insan vicdanının ve geleceğimizin büyük bir emperyal tehdit altında olduğunu gösteriyor."Bir şeyi şiir kılan en temel unsurlardan birinin hiçbir hesaba, akla, çıkara ve düzene uymadan hakikatle kurduğu biricik ilişki olduğu belirtilen bildiride ayrıca, "Her şiirde insan varlığının zulüm ve kötülük karşısında en şerefli, temiz ve dürüst yüzünü görebiliriz. Bugün kapitalizm ve kötülüğün bin bir hesapla bizi kuşattığı, uluslararası ilişkilerin ve teknolojinin bizi esir aldığı bu zamanda kötülük ve yanlışa karşı elimizi, ağzımızı ve aklımızı bağlayan kötülüğe karşı insanlığın şerefi ve onuru adına haykıracağımız bir cephe olarak şiir yanı başımızda. Bu menzilde başta kendimizi sonra da yeryüzünün diğer mazlumlarını savunabileceğimiz özgürlük alanı dolaylı bir şekilde var. Firavunlar, Nemrutlar, diktatörler bizi korkutabilir ama vicdanımızın şiirdeki sesini bastıramaz ve onu sistemleri içine alıp dönüştürüp sömüremezler. Zira onunla irtibat kuracak duyargaları yoktur." ifadelerine yer verildi.